Forestall İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Forestall İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Forestall Nedir?

Forestall kelimesi, “önlemek” veya “engellemek” anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. We need to forestall any potential problems before they arise. (Mevcut problemleri engellemeliyiz.)
2. The government is taking measures to forestall a recession. (Hükümet, bir durgunluğu engellemek için önlemler alıyor.)
3. She acted quickly to forestall his criticism. (Eleştirilerini önlemek için hızlıca hareket etti.)
4. The police have set up roadblocks to forestall any attempts at escape. (Polis, kaçış girişimlerini önlemek için yol blokajları kurdu.)
5. The company took action to forestall a hostile takeover. (Şirket, düşmanca bir devralmayı önlemek için harekete geçti.)
6. The doctor’s intervention was able to forestall the spread of the disease. (Doktorun müdahalesi hastalığın yayılmasını önlemeyi başardı.)
7. She forestalled her opponent’s move by making a surprise attack. (Sürpriz bir saldırı yaparak rakibinin hamlesini önledi.)
8. We need to forestall any attempts at fraud. (Herhangi bir dolandırıcılık girişimini önlememiz gerekiyor.)
9. The teacher tried to forestall any disruption by setting clear rules. (Öğretmen, net kurallar belirleyerek herhangi bir aksaklığı önlemeye çalıştı.)
10. The company forestalled a strike by offering better working conditions. (Şirket, daha iyi çalışma koşulları sunarak grevi önledi.)
11. He acted quickly to forestall the spread of false rumors. (Yanlış söylentilerin yayılmasını önlemek için hızlıca hareket etti.)
12. The government has taken steps to forestall the effects of climate change. (Hükümet, iklim değişikliğinin etkilerini önlemek için adımlar attı.)
13. The company’s new security measures aim to forestall cyber attacks. (Şirketin yeni güvenlik önlemleri, siber saldırıları önlemeyi amaçlıyor.)
14. The team’s defensive strategy was able to forestall the opposing team’s offense. (Takımın savunma stratejisi, rakip takımın hücumunu önlemeyi başardı.)
15. The police acted quickly to forestall a potential terrorist attack. (Polis, olası bir terörist saldırıyı önlemek için hızlıca harekete geçti.)
16. She forestalled his objections by presenting a compelling argument. (İkna edici bir argüman sunarak itirazlarını önledi.)
17. The company’s contingency plan is designed to forestall any potential disasters. (Şirketin acil durum planı, olası felaketleri önlemek için tasarlanmıştır.)
18. The government is trying to forestall a possible outbreak of disease. (Hükümet, olası bir salgını önlemeye çalışıyor.)
19. The company

19. The company’s financial advisor recommended measures to forestall bankruptcy. (Şirketin mali danışmanı iflası önlemek için önlemler önerdi.)
20. The athlete’s rigorous training regimen helped forestall injuries during competition. (Sporcu, yoğun antrenman programıyla yarışmalar sırasında yaralanmaları önlemeye yardımcı oldu.)

(Tüm cümleler İngilizce olarak yazılmıştır.)