Foreclosed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foreclosed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foreclosed Nedir?

Foreclosed, İngilizce bir fiildir ve “ipotekli malın satılması veya hacizle el konulması” anlamına gelir. Bir malın sahibi, borçlarını ödeyemediği için malı ipotek ettirirse ve borçlarını ödemekte başarısız olursa, mal haciz yoluyla elinden alınabilir ve satışa çıkarılabilir.

Örnek cümleler:

1. The bank foreclosed on the house after the owner failed to make payments. (Sahibi ödemeleri yapamadığı için, banka evi ipotek etti.)
2. The couple lost their home after it was foreclosed by the bank. (Çift, evi banka tarafından ipotek edildikten sonra evlerini kaybetti.)
3. Foreclosed properties can often be purchased at a lower price than market value. (İpotekli mülkler genellikle piyasa değerinin altında bir fiyata satın alınabilir.)
4. The real estate investor made a fortune by buying foreclosed homes and renovating them. (Gayrimenkul yatırımcısı, ipotekli evleri satın alarak ve yenileyerek bir servet kazandı.)
5. After the foreclosure, the bank auctioned off the property to the highest bidder. (İpotek sonrası, banka mülkü en yüksek teklif verene açık artırmayla satışa çıkardı.)
6. The family was forced to move out of their foreclosed home and find a new place to live. (Aile, ipotekli evlerinden çıkmaya ve yeni bir yer bulmaya zorlandı.)
7. Foreclosed properties can be a good investment opportunity for those looking to buy low and sell high. (İpotekli mülkler, düşük fiyatla alıp yüksek fiyata satmak isteyenler için iyi bir yatırım fırsatı olabilir.)
8. The city government purchased several foreclosed properties in the area to use for affordable housing. (Şehir hükümeti, uygun fiyatlı konut olarak kullanmak için bölgedeki birkaç ipotekli mülk satın aldı.)
9. Before buying a foreclosed property, it’s important to thoroughly research its history and condition. (İpotekli bir mülk satın almadan önce, geçmişini ve durumunu detaylı bir şekilde araştırmak önemlidir.)
10. The bank was forced to foreclose on the property after the owner filed for bankruptcy. (Sahip iflas ettiğinde, banka mülkü ipotek etmek zorunda kaldı.)
11. Foreclosing on a property can be a lengthy and expensive process for banks. (Bir mülkü ipotek etmek, bankalar için uzun ve pahalı bir süreç olabilir.)
12. The family was devastated when they received the news that their home was being foreclosed. (Aile, evlerinin ipotek edildiği haberi aldıklarında yıkıldılar.)

13. Investors can attend foreclosure auctions to bid on properties that are being sold by the bank. (Yatırımcılar, banka tarafından satışa çıkarılan mülkler için ipotek müzayedelerine katılabilirler.)
14. The government set up a program to help homeowners avoid foreclosure by providing them with financial assistance. (Hükümet, ev sahiplerine finansal destek sağlayarak ipotekten kaçınmalarına yardımcı olmak için bir program oluşturdu.)
15. If you’re facing foreclosure, it’s important to consult with a lawyer to understand your legal rights. (Eğer ipotekle karşı karşıyaysanız, yasal haklarınızı anlamak için bir avukatla danışmak önemlidir.)
16. The bank was able to recoup some of its losses by foreclosing on the property and selling it to a new owner. (Banka, mülkü ipotek ederek ve yeni bir sahibe satış yaparak zararlarının bir kısmını telafi edebildi.)
17. Foreclosure can have a negative impact on a person’s credit score and ability to obtain future loans. (İpotek, bir kişinin kredi puanı ve gelecekteki kredileri alabilme yeteneği üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir.)
18. The homeowner was able to avoid foreclosure by selling the property before the bank could take legal action. (Ev sahibi, bankanın yasal işlem yapmadan önce mülkü satarak ipotekten kaçınmayı başardı.)
19. Foreclosed properties may require extensive repairs and renovations before they can be sold or rented out. (İpotekli mülklerin satılabilmesi veya kiralanabilmesi için geniş kapsamlı tamir ve yenileme gerekebilir.)
20. The city council debated whether to purchase a foreclosed property and turn it into a public park. (Şehir meclisi, ipotekli bir mülk satın alıp onu halka açık bir parka dönüştürmek konusunda tartıştı.)