Forbiddingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Forbiddingly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Forbiddingly kelimesinin anlamı:

Forbiddingly kelimesi “yapılması yasaklayıcı ya da ürkütücü bir şekilde” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The dark and forbiddingly quiet forest was not a place for the faint-hearted. (Karanlık ve ürkütücü sessiz orman, yüreği zayıf olanlar için bir yer değildi.)
2. The professor’s forbiddingly strict demeanor intimidated his students. (Profesörün yasaklayıcı derecede sert tavırları öğrencilerini korkuttu.)
3. The forbiddingly high walls of the castle made it seem impenetrable. (Kaleye ait yüksek ve yasaklayıcı duvarlar, kaleye girişin neredeyse imkansız olduğunu düşündürüyordu.)
4. The forbiddingly complex instructions on the application form discouraged many applicants. (Başvuru formunda yer alan yasaklayıcı derecede karmaşık talimatlar, birçok başvuru sahibini caydırdı.)
5. The forbiddingly expensive price tag on the designer dress made it out of reach for most people. (Tasarımcı elbisenin yasaklayıcı derecede pahalı fiyat etiketi, çoğu insan için ulaşılmaz hale getirdi.)
6. The forbiddingly long list of rules and regulations made the new employees feel overwhelmed. (Yeni çalışanları bunaltan yasaklayıcı derecede uzun kurallar ve düzenlemeler listesi.)
7. The forbiddingly barren landscape made it difficult for the travelers to find food and shelter. (Yasaklayıcı derecede kurak manzara, yolcuların yiyecek ve barınak bulmasını zorlaştırdı.)
8. The forbiddingly quiet library was the perfect place for studying undisturbed. (Ürkütücü derecede sessiz kütüphane, rahatsız edilmeden çalışmak için mükemmel bir yerdi.)
9. The forbiddingly steep slope of the mountain made it a challenging climb. (Dağın yasaklayıcı derecede dik yamaçları, tırmanışı zorlu hale getirdi.)
10. The forbiddingly complex machinery required a skilled technician to operate. (Karmaşık makine, işletmek için uzman bir teknisyen gerektiriyordu.)
11. The forbiddingly quiet neighborhood made the new residents feel unwelcome. (Ürkütücü derecede sessiz mahalle, yeni sakinlerin kendilerini hoş karşılanmamış hissetmelerine neden oldu.)
12. The forbiddingly strict dress code made it difficult for the employees to express their individuality. (Yasaklayıcı derecede sert giyim kuralları, çalışanların kişiliklerini ifade etmelerini zorlaştırdı.)
13. The forbiddingly complicated legal jargon in the contract confused the layman. (Sözleşmedeki yasaklayıcı derecede karmaşık hukuk terimleri, hukuk bilm

ayanları bile kafa karıştırdı.)
14. The forbiddingly dark and eerie basement was the perfect setting for a horror movie. (Korku filminin mükemmel sahnesi olan ürkütücü derecede karanlık ve ürkünç bodrum katı.)

15. The forbiddingly high expectations of the coach put a lot of pressure on the young athletes. (Antrenörün yasaklayıcı derecede yüksek beklentileri, genç sporcular üzerinde büyük bir baskı yarattı.)
16. The forbiddingly strict security measures at the airport made the travelers feel like criminals. (Havalimanındaki yasaklayıcı derecede sıkı güvenlik önlemleri, yolcuların suçlu gibi hissetmelerine neden oldu.)
17. The forbiddingly large and intimidating building was the headquarters of a powerful corporation. (Büyük ve ürkütücü derecede etkileyici olan bina, güçlü bir kuruluşun merkez binasıydı.)
18. The forbiddingly cold and unapproachable demeanor of the CEO made it difficult for the employees to communicate with him. (Yönetim kurulu başkanının yasaklayıcı derecede soğuk ve yaklaşılamayan tavırları, çalışanların onunla iletişim kurmalarını zorlaştırdı.)
19. The forbiddingly long and arduous journey was worth it when they reached their destination. (Uzun ve zorlu yolculuk, hedeflerine ulaştıklarında değerli oldu.)
20. The forbiddingly strict religious laws made it difficult for people to live their lives the way they wanted to. (Dini yasaklayıcı derecede sert yasalar, insanların istedikleri gibi yaşamalarını zorlaştırdı.)