Foothold İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foothold İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Foothold

Foothold, “ayak basacak yer” anlamına gelen bir kelime olarak kullanılır.

1. We need to find a foothold before we can climb to the top of the mountain. (Dağın tepesine tırmanmadan önce bir ayak basacak yer bulmalıyız.)
2. The company struggled to establish a foothold in the new market. (Şirket yeni pazarda bir ayak basacak yer oluşturmakta zorlandı.)
3. The country wants to gain a foothold in the global market. (Ülke küresel pazarda bir ayak basacak yer elde etmek istiyor.)
4. He couldn’t get a foothold in the industry because of his lack of experience. (Deneyimsizliği nedeniyle sektörde bir ayak basacak yer edinemedi.)
5. The hikers found a foothold on the steep rock face. (Dağcılar dik kayalıkta bir ayak basacak yer buldular.)
6. The new team struggled to get a foothold in the game. (Yeni takım oyunun içinde bir ayak basacak yer edinmekte zorlandı.)
7. The company used acquisitions to gain a foothold in the market. (Şirket satın almaları kullanarak pazarda bir ayak basacak yer elde etti.)
8. He needed to find a foothold before he could pull himself up onto the ledge. (Dik yüzeye tırmanmadan önce bir ayak basacak yer bulması gerekiyordu.)
9. The startup was able to establish a foothold in the tech industry. (Startup teknoloji sektöründe bir ayak basacak yer oluşturmayı başardı.)
10. The climbers struggled to find a foothold on the icy slope. (Tırmanıcılar buzlu yamaçta bir ayak basacak yer bulmakta zorlandı.)
11. The company’s initial public offering gave them a foothold in the stock market. (Şirketin ilk halka arzı, borsada bir ayak basacak yer elde etmelerini sağladı.)
12. The football team needed to gain a foothold in the game before they could start scoring. (Futbol takımı skor yapmaya başlamadan önce oyunun içinde bir ayak basacak yer edinmeliydi.)
13. The new manager struggled to get a foothold in the company’s culture. (Yeni müdür şirket kültüründe bir ayak basacak yer edinmekte zorlandı.)
14. The climbers used pitons to create a foothold on the rock face. (Tırmanıcılar, kayalıkta bir ayak basacak yer oluşturmak için pitonlar kullandılar.)
15. The company’s new marketing strategy helped them gain a foothold in the online marketplace. (Şirketin yeni pazarlama stratejisi, online pazarda bir ayak basacak yer elde etmelerine yardımcı oldu.)
16. The political party struggled to gain a foothold in the opposition stronghold. (Politik parti, muhalefetin güçlü olduğu bölgede bir ayak basacak yer edinmekte zorlandı.)
17. The hiker used a fallen tree as

a foothold to cross the river. (Yürüyüşçü, nehri geçmek için düşmüş bir ağacı bir ayak basacak yer olarak kullandı.)
18. The company’s product launch helped them gain a foothold in the market. (Şirketin ürün lansmanı, pazarda bir ayak basacak yer elde etmelerine yardımcı oldu.)

19. The entrepreneur struggled to establish a foothold in the competitive industry. (Girişimci rekabetçi sektörde bir ayak basacak yer oluşturmakta zorlandı.)
20. The team needed to gain a foothold in the game before they could start playing their best. (Takım, en iyi performanslarını sergilemeden önce oyunun içinde bir ayak basacak yer edinmek zorundaydı.)