Fog İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fog İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fog Nedir?

Fog, yoğun nemin havadaki su buharını sıvı hale getirdiği bir meteorolojik olaydır. Bu durumda havada su damlacıkları oluşur ve görüş mesafesi önemli ölçüde azalabilir.

Örnek Cümleler:

1. Fog prevented us from driving safely. (Sis, güvenli şekilde araba kullanmamızı engelledi.)
2. The dense fog made it impossible to see the road ahead. (Yoğun sis, önümüzdeki yolu görmeyi imkansız hale getirdi.)
3. We had to delay our flight due to the thick fog. (Kalın sis nedeniyle uçuşumuzu ertelemek zorunda kaldık.)
4. The foggy morning gave the city a mysterious look. (Sisli sabah, şehre gizemli bir görünüm verdi.)
5. The fog lifted just in time for the outdoor concert to start. (Sis, açık hava konserinin başlaması için tam zamanında kalktı.)
6. The driver had to slow down because of the fog on the highway. (Sis nedeniyle sürücü hızını yavaşlatmak zorunda kaldı.)
7. The thick fog made it difficult to find our way through the forest. (Kalın sis, ormanda yolumuzu bulmayı zorlaştırdı.)
8. The airport had to close due to the heavy fog. (Havaalanı yoğun sis nedeniyle kapanmak zorunda kaldı.)
9. The fog horn warned ships of the rocky coast ahead. (Sis düdüğü, gemileri önlerindeki kayalık sahilden uyardı.)
10. The fog rolled in just as the sun was setting. (Güneş battığında sis ortaya çıktı.)
11. The football game was played in foggy conditions. (Futbol maçı, sisli koşullarda oynandı.)
12. The city was blanketed in fog for several days. (Şehir birkaç gün boyunca sisle kaplandı.)
13. The fog made the landscape look eerie and surreal. (Sis, manzaraya ürkütücü ve gerçeküstü bir görünüm verdi.)
14. The fog dissipated as the sun began to rise. (Sis, güneş yükselmeye başladığında dağıldı.)
15. The pilot had to rely on instruments

because the fog was too thick to see the runway. (Pilot, pisti görmek için sis çok kalın olduğundan aletlere güvenmek zorunda kaldı.)
16. The fog made the morning commute difficult and slow. (Sis, sabah işe gitmek için zorlu ve yavaş bir seyahat haline getirdi.)

17. The hikers got lost in the fog and had to be rescued. (Yürüyüşçüler, siste kayboldu ve kurtarılmaları gerekti.)
18. The foggy weather put a damper on our outdoor plans. (Sisli hava, açık hava planlarımızı sekteye uğrattı.)
19. The fog created a mystical atmosphere in the old castle. (Sis, eski kalede mistik bir atmosfer yarattı.)
20. The fog settled over the lake, making it look like a mystical paradise. (Sis, gölün üzerine çöktü ve onu mistik bir cennet gibi gösterdi.)