Fluent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fluent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fluent Nedir?

Fluent, bir dilde akıcı bir şekilde konuşma veya yazma yeteneği anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. She is fluent in Spanish. (İspanyolca’da akıcı konuşuyor.)
2. It took years of practice to become fluent in Chinese. (Çince’de akıcı olmak için yıllarca pratik yapmak gerekiyor.)
3. He’s not fluent in French, but he can get by. (Fransızca’da akıcı değil ama idare edebiliyor.)
4. She became fluent in German after living there for a year. (Almanya’da bir yıl yaşadıktan sonra Almanca’da akıcı hale geldi.)
5. The new employee is fluent in both English and Spanish. (Yeni çalışan İngilizce ve İspanyolca’da akıcı.)
6. My sister is fluent in sign language. (Kız kardeşim işaret dili konusunda akıcı.)
7. He spoke so fluently that I thought he was a native speaker. (O kadar akıcı konuştu ki yerli bir konuşmacı sanmıştım.)
8. She became fluent in Japanese by watching anime. (Anime izleyerek Japonca’da akıcı hale geldi.)
9. The language school helped her become fluent in Portuguese. (Dil okulu ona Portekizce’de akıcı olmasına yardımcı oldu.)
10. He’s fluent in computer programming languages. (Bilgisayar programlama dillerinde akıcı.)
11. I wish I was fluent in French. (Keşke Fransızca’da akıcı olsaydım.)
12. She’s working on becoming fluent in Mandarin. (Mandarin’de akıcı olmak için çalışıyor.)
13. His accent is so good that he sounds fluent in English. (Aksanı öyle iyi ki İngilizce’de akıcı gibi konuşuyor.)
14. She’s fluent in several programming languages. (Birkaç programlama dilinde akıcı.)
15. The language barrier was difficult, but she eventually became fluent in Japanese. (Dil engeli zordu ama sonunda Japonca’da akıcı hale geldi.)
16. He’s fluent in four languages, including English. (Daldırma programı ona İspanyolca’da akıcı olmasına yardımcı oldu.)

  1. The language exchange program allowed her to become fluent in French. (Dil değişim programı ona Fransızca’da akıcı olmasını sağladı.)
  2. He’s not fluent in Mandarin yet, but he’s working on it. (Henüz Mandarin’de akıcı değil ama çalışıyor.)
  3. She became fluent in Italian through her love of Italian cuisine. (İtalyan mutfağına olan sevgisi sayesinde İtalyanca’da akıcı hale geldi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.