Fling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fling İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fling Nedir?

Fling kelimesi “fırlatmak, atmak, savurmak” gibi anlamlara gelir. Genellikle kontrolsüz bir şekilde yapılan ani bir hareketi ifade eder.

1. She flung the book across the room. (O kitabı odayı dört köşe etmek için attı.)
2. He flung his arms around her. (Kollarını etrafına dolayarak ona sarıldı.)
3. The angry toddler flung his toys on the floor. (Öfkeli çocuk oyuncaklarını yere fırlattı.)
4. She flung herself on the couch after a long day. (Uzun bir günün ardından kendini koltuğa savurdu.)
5. The monkey flung the banana peel at the zookeeper. (Maymun, muz kabuğunu hayvanat bahçesi görevlisine fırlattı.)
6. The wind flung the door shut. (Rüzgar kapıyı çarptırdı.)
7. He flung insults at his opponent during the debate. (Tartışma sırasında rakibine hakaretler savurdu.)
8. She flung herself into her work to avoid thinking about her problems. (Sorunlarını düşünmemek için işine kendini verdi.)
9. The athlete flung the shot put with incredible force. (Sporcu, gülle atma yarışmasında inanılmaz bir güçle fırlattı.)
10. The dog flung the stick into the lake. (Köpek, sopayı göle attı.)
11. She flung herself into the dance, moving with wild abandon. (Vahşi bir şekilde hareket ederek dansa kendini verdi.)
12. The actor flung himself into the role, becoming the character completely. (Oyuncu, karaktere tamamen bürünerek kendini rolün içine attı.)
13. He flung open the door, revealing a surprise party inside. (Kapıyı açarak içeride bir sürpriz partinin olduğunu ortaya çıkardı.)
14. She flung her coat on the bed and collapsed in exhaustion. (Montunu yatağa attı ve yorgunluktan yığıldı.)
15. The storm flung branches and debris across the street. (Fırtına, sokak boyunca dallar ve enkazlar fırlattı.)
16. He flung his head back and laughed heartily. (Başını geriye atarak gürültülü bir şekilde güldü.)
17. She flung her hair over her shoulder and smiled flirtatiously. (Saçlarını omzuna savurarak flörtöz bir şekilde gülümsedi.)
18. The angry customer flung the food back at the waiter. (Öfkeli müşteri yiyecekleri garsona geri fırlattı.)
19. The child flung himself into the pool, splashing everyone nearby. (Çocuk havuza kendini attı ve çevredeki herkesi sırılsıklam etti.)
20. The tennis player flung the ball into the air to serve. (Tenis oyuncusu servis yapmak için topu havaya fırlattı.)

More Examples:

21. She flung her arms up in excitement when she won the race. (Kazandığında heyecandan kollarını yukarı fırlattı.)
22. He flung himself out of bed when the alarm clock rang. (Alarm çaldığında yataktan fırladı.)
23. The magician flung the cards into the air, creating a dazzling display. (Sihirbaz, kartları havaya fırlatarak göz kamaştırıcı bir gösteri yarattı.)
24. The bull flung the matador into the air with its horns. (Boğa, boynuzlarıyla matadoru havaya fırlattı.)
25. She flung insults at her ex-boyfriend when she saw him with his new girlfriend. (Eski sevgilisini yeni kız arkadaşıyla görünce ona hakaretler savurdu.)
26. The quarterback flung the ball downfield for a touchdown. (Oyun kurucu topu ileriye doğru fırlatarak touchdown yaptı.)
27. She flung herself off the diving board and executed a perfect dive. (Atlama tahtasından kendini fırlatarak mükemmel bir dalış yaptı.)
28. The angry boss flung his coffee cup against the wall during the meeting. (Öfkeli patron toplantı sırasında kahve fincanını duvara fırlattı.)
29. The dancer flung herself into the air, executing a stunning leap. (Dansçı kendini havaya fırlatarak muhteşem bir sıçrama yaptı.)
30. He flung the frisbee to his dog, who caught it in mid-air. (Köpeğine frizbiyi fırlattı ve köpek havada yakaladı.)
31. She flung herself onto the bed and buried her face in the pillows. (Yatağa kendini attı ve yüzünü yastıklara gömdü.)
32. The bird flung the worm into the air before catching it in its beak. (Kuş, solucanı havaya fırlattıktan sonra gagasıyla yakaladı.)
33. The chef flung the ingredients into the pan and stirred vigorously. (Aşçı malzemeleri tavaya fırlattı ve hızlıca karıştırdı.)
34. She flung herself into her studies, determined to ace her exams. (Sınavlarında başarılı olmak için derslerine kendini verdi.)
35. The wrestler flung his opponent out of the ring and onto the floor. (Güreşçi rakibini ringin dışına fırlattı ve yere düşürdü.)
36. She flung open the curtains to let in the sunshine. (Güneşi içeri almak için perdeleri açtı.)
37. The child flung the ball back and forth with his friend. (Çocuk arkadaşıyla topu ileri geri fırlattı.)
38. He flung his jacket over his shoulder and walked out of the room. (Ceketini omzuna attı ve odadan çıktı.)
39. The cat flung itself at the toy mouse and began to play. (Kedi, oyuncak fareye kendini fırlattı ve oynamaya başladı