Flightiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flightiness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flightiness nedir?

Flightiness, özellikle kararsızlık ve düşüncesizce davranma eğilimi olarak tanımlanır.

Örnek cümleler:

  1. She was criticized for her flightiness when she changed her mind about the project at the last minute. (Son dakikada proje hakkında fikrini değiştirdiği için uçarı davranışları eleştirildi.)
  2. His flightiness often got in the way of completing projects on time. (Kararsızlığı sık sık işleri zamanında bitirmesinin önüne geçiyordu.)
  3. I don’t trust her to make decisions because of her flightiness. (Uçarı davranışları nedeniyle ona karar vermeyi güvenmiyorum.)
  4. The CEO’s flightiness caused a lot of turmoil in the company. (CEO’nun uçarı davranışları şirkette birçok karışıklığa neden oldu.)
  5. Her flightiness made her a fun friend to have around, but not someone to rely on in a crisis. (Uçarı davranışları onu eğlenceli bir arkadaş yapar ama kriz durumunda güvenebileceğiniz biri değil.)
  6. His flightiness led him to jump from job to job, never staying at one place for very long. (Kararsızlığı onu işten işe atlamaya ve hiçbir yerde uzun süre kalmamaya yönlendirdi.)
  7. The actress’s flightiness was seen as charming by some, but annoying by others. (Oyuncunun uçarı davranışları bazıları tarafından çekici olarak görülürken, diğerleri tarafından sinir bozucu olarak algılandı.)
  8. The team’s flightiness cost them the game. (Takımın uçarı davranışları onlara oyunu kaybettirdi.)
  9. Her flightiness meant she was never able to settle down and commit to a long-term relationship. (Uçarı davranışları onun hiçbir zaman yerleşip uzun vadeli bir ilişkiye bağlanmasını engelledi.)
  10. He was known for his flightiness, but no one expected him to quit his job without notice. (Uçarı davranışlarıyla bilinirdi, ama kimse onun haber vermeden işini bırakacağını beklemiyordu.)
  11. The company’s flightiness in changing their marketing strategy so often hurt their brand. (Şirketin pazarlama stratejisini o kadar sık değiştirmesi markasına zarar verdi.)
  12. Her flightiness meant that she forgot important details, like deadlines and appointments. (Uçarı davranışları onun son tarihler ve randevular gibi önemli detayları unutmasına neden oldu.)
  13. The director’s flightiness caused the cast and crew to lose faith in him. (Yönetmenin uçarı davranışları kadro ve ekipte ona olan güveni kaybettirdi.)
  14. His flightiness meant that he missed out on a lot of opportunities in life. (Uçarı davranışları hayatta birçok fırsatı kaçırmasına neden oldu.)
  15. The artist’s flightiness made it hard for

her to stick to one style or theme in her work. (Sanatçının uçarı davranışları, işinde bir stil veya tema üzerinde odaklanmasını zorlaştırdı.)
16. The politician’s flightiness made it hard for voters to trust him. (Politikacının uçarı davranışları, seçmenlerin ona güvenmesini zorlaştırdı.)

  1. Her flightiness made her seem scattered and unreliable to her colleagues. (Uçarı davranışları onu meslektaşlarına dağılmış ve güvensiz biri olarak gösterdi.)
  2. The company’s flightiness with their finances ultimately led to their downfall. (Şirketin finanslarıyla uçarı davranışları sonunda çöküşlerine yol açtı.)
  3. His flightiness meant he never took anything seriously, which caused problems in his personal and professional life. (Uçarı davranışları her şeyi ciddiye almadığı anlamına geliyordu, bu da kişisel ve profesyonel hayatında sorunlara yol açtı.)
  4. The team’s flightiness meant that they never had a clear plan for how to achieve their goals. (Takımın uçarı davranışları, hedeflerine nasıl ulaşacaklarını açık bir şekilde planlamadıkları anlamına geliyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.