Flightily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flightily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Flightily İle İlgili Cümleler

Flightily kelimesi Türkçe’de “uçarı bir şekilde” anlamına gelir. Aşağıda, bu kelimeyi kullanarak İngilizce örnek cümleler verilmiştir:

  1. She was behaving flightily, jumping from one idea to another. (O, uçarı bir şekilde davranıyordu, bir fikirden diğerine atlayarak.)
  2. He approached the situation too flightily and didn’t take it seriously. (O, duruma uçarı bir şekilde yaklaştı ve onu ciddiye almadı.)
  3. Her flightily attitude towards her responsibilities caused problems at work. (Onun sorumluluklarına uçarı bir tutum sergilemesi işte sorunlara neden oldu.)
  4. The children were running around the room flightily. (Çocuklar odayı uçarı bir şekilde koşturuyorlardı.)
  5. The butterfly flew flightily from flower to flower. (Kelebek çiçekten çiçeğe uçarı bir şekilde uçtu.)
  6. His flightily personality made it difficult for others to take him seriously. (Onun uçarı kişiliği, başkalarının onu ciddiye almasını zorlaştırdı.)
  7. She spent her money flightily without considering her budget. (O, bütçesini düşünmeden parayı uçarı bir şekilde harcadı.)
  8. His flightily behavior annoyed his friends. (Onun uçarı davranışları arkadaşlarını rahatsız etti.)
  9. She approached her career flightily, without a clear plan. (O, kariyerine uçarı bir şekilde yaklaştı, net bir plan olmadan.)
  10. The bird flew flightily around the tree, chirping happily. (Kuş ağacın etrafında uçarı bir şekilde uçarak neşeyle ötüyordu.)
  11. His flightily mannerisms made him seem immature. (Onun uçarı hareketleri onu olgun olmayan gibi gösterdi.)
  12. She was acting flightily because she was nervous. (O, sinirli olduğu için uçarı davranıyordu.)
  13. His flightily decisions led to financial problems. (Onun uçarı kararları finansal sorunlara yol açtı.)
  14. The dancer moved flightily across the stage. (Dansçı sahnede uçarı bir şekilde hareket ediyordu.)
  15. Her flightily attitude towards love caused her heartache. (Onun aşka uçarı tutumu, ona acı verdi.)
  16. He was so flightily that he couldn’t sit still for more than a few minutes. (O kadar uçarıydı ki, birkaç dakikadan fazla yerinde duramadı.)
  17. Her flightily behavior caused her to miss important opportunities. (Onun uçarı davranışları önemli fırsatları kaçırmasına neden oldu.)
  18. The horse galloped flightily across the field. (At, uçarı bir şekilde sahayı galopladı.)
  19. Her flightily personality made her difficult to work with. (Onun u

çarı kişiliği, onunla çalışmayı zorlaştırdı.)
20. He approached life flightily, never taking anything too seriously. (O, hayata uçarı bir şekilde yaklaştı, hiçbir şeyi ciddiye almıyordu.)

(Türkçe karşılıklar kalın ve siyah renkli yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.