Fiercely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fiercely İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fiercely kelimesinin Türkçe anlamı:

Fiercely kelimesi İngilizce’de “şiddetle, acımasızca, vahşice” gibi anlamlara gelir.

Örnek cümleler:

1. She defended her opinion fiercely. (O, fikrini şiddetle savundu.)
2. The lion fiercely attacked its prey. (Aslan, avını acımasızca saldırdı.)
3. The storm raged fiercely throughout the night. (Fırtına tüm gece boyunca şiddetle devam etti.)
4. The dog fiercely guarded its territory. (Köpek, toprağına acımasızca sahip çıktı.)
5. The athlete competed fiercely in the race. (Sporcu yarışta şiddetle rekabet etti.)
6. The lawyer cross-examined the witness fiercely. (Avukat, tanığı şiddetle sorguladı.)
7. The soldiers fought fiercely in the battle. (Askerler savaşta şiddetle mücadele ettiler.)
8. The mother fiercely protected her children from danger. (Anne, çocuklarını tehlikeden şiddetle korudu.)
9. The waves crashed fiercely against the shore. (Dalgalar, sahile şiddetle vurdu.)
10. The football fans cheered fiercely for their team. (Futbol taraftarları, takımları için şiddetle tezahürat yaptılar.)
11. The stormy weather fiercely disrupted the flight schedule. (Fırtınalı hava, uçuş programını şiddetle bozdu.)
12. The singer passionately and fiercely performed on stage. (Şarkıcı sahnede tutkuyla ve şiddetle performans sergiledi.)
13. The driver fiercely accelerated the car to get ahead of the other vehicles. (Sürücü, diğer araçlardan önce ilerlemek için arabayı şiddetle hızlandırdı.)
14. The prosecutor fiercely argued for a harsher sentence. (Savcı, daha sert bir ceza için şiddetle tartıştı.)
15. The athlete trained fiercely for the upcoming championship. (Sporcu, yaklaşan şampiyona için şiddetle antrenman yaptı.)
16. The couple fiercely argued about their conflicting opinions. (Çift, çelişkili görüşleri hakkında şiddetle tartıştı.)
17. The child fiercely clung to her favorite toy. (Çocuk, en sevdiği oyuncaklara şiddetle sarıldı.)
18. The workers fiercely protested against the unfair working conditions. (İşçiler, haksız çalışma koşullarına karşı şiddetle protesto ettiler.)
19. The warriors fiercely battled for their kingdom. (Savaşçılar, krallıkları için şiddetle savaştılar.)
20. The artist fiercely expressed her emotions through her artwork. (Sanatçı, eserleri aracılığıyla duygularını şiddetle ifade etti.)

21. The storm clouds gathered fiercely in the sky. (Fırtına bulutları gökyüzünde şiddetle birleşti.)
22. The boxer punched fiercely at his opponent. (Boksör rakibine şiddetle yumruk attı.)
23. The coach motivated the team fiercely before the game. (Antrenör, maç öncesi takımını şiddetle motive etti.)
24. The winds howled fiercely during the hurricane. (Fırtına sırasında rüzgarlar şiddetle uludu.)
25. The predator fiercely hunted for its prey. (Yırtıcı hayvan, avını şiddetle avladı.)
26. The teacher fiercely scolded the student for cheating. (Öğretmen, öğrenciyi hile yaptığı için şiddetle azarladı.)
27. The protesters clashed fiercely with the police. (Protestocular, polisle şiddetli bir şekilde çatıştı.)
28. The CEO fiercely defended the company’s reputation. (CEO, şirketin itibarını şiddetle savundu.)
29. The volcano erupted fiercely, spewing lava and ash. (Volkan şiddetle patladı, lav ve kül kusarak.)
30. The composer fiercely conducted the orchestra during the concert. (Besteci konserde orkestrayı şiddetle yönetti.)