Fiddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fiddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fiddle

Fiddle, Türkçe karşılığı keman olan, telli bir müzik aletidir. Ayrıca, kelime olarak “oyuncağa düzenlemek” anlamında da kullanılabilir.

Örnek cümleler:

  1. My grandfather plays the fiddle beautifully. (Dedem kemanı güzel çalar.)
  2. She learned how to play the fiddle when she was young. (O, küçükken keman çalmayı öğrendi.)
  3. The fiddle is a popular instrument in traditional Irish music. (Keman, geleneksel İrlanda müziğinde popüler bir enstrümandır.)
  4. He spent hours practicing on his fiddle every day. (Her gün saatlerce keman çalışarak geçirdi.)
  5. The sound of the fiddle filled the room. (Kemanın sesi odayı doldurdu.)
  6. She bought a new fiddle case for her instrument. (Enstrümanı için yeni bir keman kutusu satın aldı.)
  7. The fiddle player entertained the crowd with his lively tunes. (Keman çalan sanatçı, canlı şarkılarıyla kalabalığı eğlendirdi.)
  8. They used to dance to the fiddle music in the old days. (Eskiden keman müziğine dans ederlerdi.)
  9. He tuned his fiddle before the performance. (Performans öncesi kemanını ayarladı.)
  10. She lost her fiddle somewhere at the concert venue. (Konser alanında kemanını kaybetti.)
  11. The fiddle has a distinctive sound that is easy to recognize. (Kemanın ayırt edici bir sesi vardır, kolayca tanınır.)
  12. The fiddle player joined the band as the lead musician. (Keman çalan müzisyen, önde gelen müzisyen olarak gruba katıldı.)
  13. The fiddle is one of the oldest instruments in the world. (Keman, dünyadaki en eski enstrümanlardan biridir.)
  14. She played the fiddle for her friends at the party. (Partide arkadaşları için keman çaldı.)
  15. The fiddle bow needs to be rosined before playing. (Keman yayı, çalmadan önce reçinelenmelidir.)
  16. He was fiddling with his phone during the meeting. (Toplantı sırasında telefonuyla oynuyordu.)
  17. The fiddle music created a romantic atmosphere in the restaurant. (Keman müziği, restoranda romantik bir atmosfer yarattı.)
  18. She taught herself how to play the fiddle by watching online tutorials. (Çevrimiçi öğreticileri izleyerek kendisi keman çalmayı öğrendi.)
  19. The fiddle player was awarded a prize for his outstanding performance. (Keman çalan sanatçı, mükemmel performansı için bir ödül kazandı.)
  20. He used a piece of wire to fiddle with the lock until it opened. (Kilit açılana kadar tel parçasıyla kilit oynattı.)
  1. The fiddle and the banjo are often played together in bluegrass music. (Keman ve banjo, bluegrass müziğinde sıkça birlikte çalınır.)
  2. The fiddle was an important instrument in early American folk music. (Keman, erken Amerikan halk müziğinde önemli bir enstrümandı.)
  3. He couldn’t resist fiddling with the pen on his desk while he was thinking. (Düşünürken masasındaki kalemi oynamamaya dayanamadı.)
  4. The fiddle player’s fingers moved quickly and gracefully over the strings. (Keman çalan sanatçının parmakları hızlı ve zarif bir şekilde tellere hareket etti.)
  5. She played the fiddle with such passion that the audience was moved to tears. (O, kemanı öyle bir tutkuyla çaldı ki, seyirciler gözyaşlarına boğuldu.)
  6. The fiddle player adjusted the tuning pegs before starting to play. (Keman çalan müzisyen, çalmaya başlamadan önce akort burgularını ayarladı.)
  7. He picked up the fiddle and began to play a mournful melody. (Kemanı aldı ve hüzünlü bir melodi çalmaya başladı.)
  8. The fiddle is commonly used in country and folk music. (Keman, genellikle country ve folk müziğinde kullanılır.)
  9. She could hear the faint sound of a fiddle coming from the distance. (Uzaktan hafif bir keman sesi duyabiliyordu.)
  10. The fiddle player’s bow glided smoothly over the strings, creating a beautiful sound. (Keman çalan müzisyenin yayı, teller üzerinde pürüzsüzce kayarak güzel bir ses oluşturdu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.