Familial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Familial Nedir?
Familial, ailevi veya aileyle ilgili anlamlarına gelir. Bu kelime akrabalık ilişkileri, aile üyeleri veya aile yapıları hakkında kullanılabilir.
Örnek cümleler:
- Familial traditions are important for many people around the world. (Ailevi gelenekler birçok insan için önemlidir.)
- It was a familial obligation for him to take care of his sick mother. (Hasta annesine bakmak onun ailevi bir görevidi idi.)
- She inherited the disease from her familial line. (Hastalığı ailevi soyundan miras aldı.)
- Familial relationships can be complicated but also rewarding. (Akrabalık ilişkileri karmaşık olabilir ama aynı zamanda ödüllendirici de olabilir.)
- He was proud of his familial heritage and often talked about his ancestors. (Ailevi mirasından gurur duyuyordu ve sık sık atalarından bahsederdi.)
- The company was run by a familial group of executives who were all related to each other. (Şirket, birbirleriyle akraba olan bir grup yönetici tarafından yönetiliyordu.)
- She felt a familial bond with her cousins even though they lived far apart. (Kuzenleriyle akrabalık bağı hissediyordu, hatta uzakta yaşasalar bile.)
- The familial atmosphere at the dinner table was warm and welcoming. (Yemek masasındaki ailevi atmosfer sıcak ve davetkar idi.)
- He always put his familial duties first, even if it meant sacrificing his own happiness. (Kendi mutluluğundan fedakarlık yapması gerektiğinde bile, ailevi görevlerini her zaman öncelikli tutardı.)
- The familial resemblance between the siblings was striking. (Kardeşler arasındaki ailevi benzerlik çarpıcı idi.)
- He grew up in a familial environment that valued education and hard work. (Eğitimi ve çalışkanlığı değer veren bir ailevi ortamda büyüdü.)
- The familial conflict had been going on for years and was causing a lot of stress for everyone involved. (Ailevi çekişme yıllardır devam ediyor ve tüm taraflar için büyük bir stres kaynağı oluşturuyor.)
- The familial bond between mother and daughter was unbreakable. (Anne ile kız aras
ında ailevi bağlar kırılamazdı.)
14. The familial history of the disease was a concern for the patient and their doctor. (Hastalığın ailevi geçmişi, hastayı ve doktorunu endişelendiriyordu.)
- Despite their familial differences, they still loved and supported each other. (Ailevi farklılıklarına rağmen, hala birbirlerini seviyorlar ve destekliyorlardı.)
- She enjoyed learning about her familial roots and tracing her ancestry. (Ailevi köklerini öğrenmekten ve soyunu izlemekten keyif alıyordu.)
- The familial bond between siblings can be very strong, even in the face of adversity. (Kardeşler arasındaki ailevi bağ, zorluklar karşısında bile çok güçlü olabilir.)
- The familial tradition of gathering for Sunday dinner had been passed down for generations. (Pazar yemeği için toplanma ailevi gelenek nesiller boyunca aktarılmıştı.)
- The familial resemblance between the mother and daughter was remarkable. (Anne ile kız arasındaki ailevi benzerlik dikkat çekici idi.)
- The familial ties between the two families had been strengthened by the marriage of their children. (Çocuklarının evliliği ile iki aile arasındaki ailevi bağlar güçlenmişti.)
Hemen Yorum Yaz