Familial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Familial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Familial Nedir?


Familial, ailevi veya aileyle ilgili anlamlarına gelir. Bu kelime akrabalık ilişkileri, aile üyeleri veya aile yapıları hakkında kullanılabilir.

Örnek cümleler:

  1. Familial traditions are important for many people around the world. (Ailevi gelenekler birçok insan için önemlidir.)
  2. It was a familial obligation for him to take care of his sick mother. (Hasta annesine bakmak onun ailevi bir görevidi idi.)
  3. She inherited the disease from her familial line. (Hastalığı ailevi soyundan miras aldı.)
  4. Familial relationships can be complicated but also rewarding. (Akrabalık ilişkileri karmaşık olabilir ama aynı zamanda ödüllendirici de olabilir.)
  5. He was proud of his familial heritage and often talked about his ancestors. (Ailevi mirasından gurur duyuyordu ve sık sık atalarından bahsederdi.)
  6. The company was run by a familial group of executives who were all related to each other. (Şirket, birbirleriyle akraba olan bir grup yönetici tarafından yönetiliyordu.)
  7. She felt a familial bond with her cousins even though they lived far apart. (Kuzenleriyle akrabalık bağı hissediyordu, hatta uzakta yaşasalar bile.)
  8. The familial atmosphere at the dinner table was warm and welcoming. (Yemek masasındaki ailevi atmosfer sıcak ve davetkar idi.)
  9. He always put his familial duties first, even if it meant sacrificing his own happiness. (Kendi mutluluğundan fedakarlık yapması gerektiğinde bile, ailevi görevlerini her zaman öncelikli tutardı.)
  10. The familial resemblance between the siblings was striking. (Kardeşler arasındaki ailevi benzerlik çarpıcı idi.)
  11. He grew up in a familial environment that valued education and hard work. (Eğitimi ve çalışkanlığı değer veren bir ailevi ortamda büyüdü.)
  12. The familial conflict had been going on for years and was causing a lot of stress for everyone involved. (Ailevi çekişme yıllardır devam ediyor ve tüm taraflar için büyük bir stres kaynağı oluşturuyor.)
  13. The familial bond between mother and daughter was unbreakable. (Anne ile kız aras

ında ailevi bağlar kırılamazdı.)
14. The familial history of the disease was a concern for the patient and their doctor. (Hastalığın ailevi geçmişi, hastayı ve doktorunu endişelendiriyordu.)

  1. Despite their familial differences, they still loved and supported each other. (Ailevi farklılıklarına rağmen, hala birbirlerini seviyorlar ve destekliyorlardı.)
  2. She enjoyed learning about her familial roots and tracing her ancestry. (Ailevi köklerini öğrenmekten ve soyunu izlemekten keyif alıyordu.)
  3. The familial bond between siblings can be very strong, even in the face of adversity. (Kardeşler arasındaki ailevi bağ, zorluklar karşısında bile çok güçlü olabilir.)
  4. The familial tradition of gathering for Sunday dinner had been passed down for generations. (Pazar yemeği için toplanma ailevi gelenek nesiller boyunca aktarılmıştı.)
  5. The familial resemblance between the mother and daughter was remarkable. (Anne ile kız arasındaki ailevi benzerlik dikkat çekici idi.)
  6. The familial ties between the two families had been strengthened by the marriage of their children. (Çocuklarının evliliği ile iki aile arasındaki ailevi bağlar güçlenmişti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.