Falter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Falter İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Falter İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Güçsüzleşmek, zayıflamak, titremek.

  1. The bird’s wings began to falter as it struggled to stay in the air. (Kuşun kanatları havada kalmak için mücadele ettiği için güçsüzleşmeye başladı.)
  2. Her voice faltered as she tried to explain the situation. (Durumu açıklamaya çalışırken sesi titredi.)
  3. The runner faltered towards the end of the race. (Koşunun sonuna doğru koşucu güçsüzleşti.)
  4. His confidence began to falter as he realized the magnitude of the task ahead. (Önündeki görevin büyüklüğünü fark ettiğinde özgüveni zayıflamaya başladı.)
  5. The company’s sales are faltering due to the economic recession. (Şirketin satışları ekonomik durgunluk nedeniyle zayıflıyor.)
  6. She felt her resolve faltering as she faced the daunting challenge. (Karşı karşıya kaldığı zorlu görevle başa çıkmaya çalışırken kararlılığı zayıflamaya başladı.)
  7. The team’s performance faltered in the second half of the game. (Takımın performansı oyunun ikinci yarısında zayıfladı.)
  8. He faltered under the pressure of the job interview. (İş görüşmesinin baskısı altında güçsüzleşti.)
  9. The stock market has been faltering in recent weeks. (Son haftalarda hisse senedi piyasası zayıflamaya başladı.)
  10. The old man’s steps began to falter as he climbed the stairs. (Yaşlı adamın adımları merdivenleri tırmanırken güçsüzleşmeye başladı.)
  11. The athlete’s performance faltered due to an injury. (Sporcunun performansı bir sakatlık nedeniyle zayıfladı.)
  12. Her faith in the project began to falter as problems arose. (Sorunlar çıktıkça projeye olan inancı zayıflamaya başladı.)
  13. The company’s profits have faltered in the last quarter. (Şirketin karı son çeyrekte zayıfladı.)
  14. The singer’s voice faltered as she reached the high note. (Sanatçının sesi yüksek nota geldiğinde titredi.)
  15. The team’s morale began to falter after the defeat. (Takımın moral değeri yenilgi sonrası zayıflamaya başladı.)
  16. The patient’s health began to falter as the disease progressed. (Hastanın sağlığı hastalık ilerledikçe zayıflamaya başladı.)
  17. The construction project has been faltering due to delays. (Gecikmeler nedeniyle inşaat projesi zayıflıyor.)
  18. The dancer’s performance faltered when she tripped on her costume. (Dansçının performansı kostümüne takılınca z

ayıfladı.)
19. The company’s reputation has been faltering due to a scandal. (Bir skandal nedeniyle şirketin reputasyonu zayıflıyor.)

  1. The team’s communication faltered, causing misunderstandings and mistakes. (Takımın iletişimi zayıfladığı için yanlış anlamalar ve hatalar oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.