Falsify İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Falsify İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Falsify Nedir?


Falsify, bir iddia, teori veya kanıtı yanlış veya hatalı göstermek anlamına gelir. Başka bir deyişle, bir şeyin doğru olduğuna dair kanıt sunulduğunda, bunu yalanlamak veya çürütmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The scientist was accused of falsifying data to support his hypothesis. (Bilim adamı, hipotezini desteklemek için verileri çarpıtmakla suçlandı.)
2. The news report was found to be falsified and the journalist responsible was fired. (Haber raporu sahte olduğu ortaya çıktı ve sorumlu gazeteci işten çıkarıldı.)
3. He falsified his resume to get the job. (İşi almak için özgeçmişini sahte hale getirdi.)
4. The evidence was falsified to frame the defendant. (Kanıtlar, sanığı suçlamak için sahte hale getirildi.)
5. The company was found guilty of falsifying financial records. (Şirket, finansal kayıtları sahte hale getirmekle suçlu bulundu.)
6. The witness was caught falsifying testimony during the trial. (Tanık, davada ifadesini çarpıtmakla yakalandı.)
7. The police were accused of falsifying evidence to secure a conviction. (Polis, mahkumiyeti sağlamak için kanıtları sahte hale getirmekle suçlandı.)
8. The student was expelled for falsifying exam results. (Öğrenci, sınav sonuçlarını sahte hale getirdiği için okuldan atıldı.)
9. The artist was criticized for falsifying historical facts in his paintings. (Sanatçı, tablolarındaki tarihi gerçekleri çarpıtmakla eleştirildi.)
10. The documentary was accused of falsifying information to create a sensational story. (Belgesel, sansasyonel bir hikaye yaratmak için bilgiyi çarpıtmakla suçlandı.)
11. The politician was caught falsifying campaign promises. (Politikacı, seçim vaatlerini sahte hale getirdiği yakalandı.)
12. The witness admitted to falsifying her testimony under pressure from the prosecution. (Tanık, savcılığın baskısı altında ifadesini çarpıttığını itiraf etti.)
13. The study was found to be falsified by the researcher in order to get funding. (Araştırma, fon almak için araştırmacı tarafından sahte hale getirildi.)
14. The news article was falsified to create a negative image of the celebrity. (Haber makalesi, ünlü bir kişinin olumsuz bir imajını yaratmak için sahte hale getirildi.)
15. The company was accused of falsifying safety records to avoid fines. (Şirket, cezaları önlemek için güvenlik kayıtlarını sahte hale getirmekle suçlandı.)
16. The witness was caught falsifying evidence in court. (Tanık, mahkemede kanıtl

  1. The athlete was banned from competition for falsifying his performance enhancing drug test results. (Sporcu, performans artırıcı madde test sonuçlarını sahte hale getirdiği için yarışmalardan men edildi.)
  2. The novelist was criticized for falsifying historical events in his novel. (Roman yazarı, romanında tarihi olayları sahte hale getirmekle eleştirildi.)
  3. The company was fined for falsifying product information. (Şirket, ürün bilgilerini sahte hale getirmekten para cezasına çarptırıldı.)
  4. The researcher was found guilty of falsifying clinical trial data. (Araştırmacı, klinik deneme verilerini sahte hale getirmekten suçlu bulundu.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Bilim adamı, hipotezini desteklemek için verileri çarpıtmakla suçlandı.
  2. Haber raporu sahte olduğu ortaya çıktı ve sorumlu gazeteci işten çıkarıldı.
  3. İşi almak için özgeçmişini sahte hale getirdi.
  4. Kanıtlar, sanığı suçlamak için sahte hale getirildi.
  5. Şirket, finansal kayıtları sahte hale getirmekle suçlu bulundu.
  6. Tanık, davada ifadesini çarpıtmakla yakalandı.
  7. Polis, mahkumiyeti sağlamak için kanıtları sahte hale getirmekle suçlandı.
  8. Öğrenci, sınav sonuçlarını sahte hale getirdiği için okuldan atıldı.
  9. Sanatçı, tablolarındaki tarihi gerçekleri çarpıtmakla eleştirildi.
  10. Belgesel, sansasyonel bir hikaye yaratmak için bilgiyi çarpıtmakla suçlandı.
  11. Politikacı, seçim vaatlerini sahte hale getirdiği yakalandı.
  12. Tanık, savcılığın baskısı altında ifadesini çarpıttığını itiraf etti.
  13. Araştırma, fon almak için araştırmacı tarafından sahte hale getirildi.
  14. Haber makalesi, ünlü bir kişinin olumsuz bir imajını yaratmak için sahte hale getirildi.
  15. Şirket, cezaları önlemek için güvenlik kayıtlarını sahte hale getirmekle suçlandı.
  16. Tanık, mahkemede kanıtları çarpıtmakla yakalandı.
  17. Sporcu, performans artırıcı madde test sonuçlarını sahte hale getirdiği için yarışmalardan men edildi.
  18. Roman yazarı, romanında tarihi olayları sahte hale getirmekle eleştirildi.
  19. Şirket, ürün bilgilerini sahte hale getirmekten para cezasına çarptırıldı.
  20. Araştırmac

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.