Fall İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Fall İle İlgili Cümleler
Türkçe anlamı: Düşmek, sonbahar mevsimi.
- The leaves fall from the trees in autumn. (Ağaçlardan yapraklar sonbaharda düşer.)
- I almost fell down the stairs. (Neredeyse merdivenlerden düşecektim.)
- The temperature is starting to fall as winter approaches. (Kış yaklaştıkça sıcaklık düşmeye başlıyor.)
- He fell off his bike and scraped his knee. (Bisikletinden düştü ve dizini sıyırdı.)
- The stock market experienced a sharp fall yesterday. (Borsa dün sert bir düşüş yaşadı.)
- I can’t believe I fell for his lies. (Onun yalanlarına inandığıma inanamıyorum.)
- The apple fell from the tree and rolled down the hill. (Elma ağaçtan düştü ve tepeye doğru yuvarlandı.)
- She fell in love with him at first sight. (İlk görüşte ona aşık oldu.)
- The company’s profits are expected to fall this quarter. (Şirketin karının bu çeyrekte düşmesi bekleniyor.)
- He fell out of favor with his boss after making a mistake. (Bir hatayı yaptıktan sonra patronunun gözünden düştü.)
- The bridge collapsed and the car fell into the river. (Köprü çöktü ve araba nehir’e düştü.)
- She fell asleep during the movie. (Film sırasında uyuya kaldı.)
- The cat fell off the windowsill and landed on its feet. (Kedi pencere pervazından düştü ve ayakları üzerine indi.)
- The snow is falling heavily outside. (Dışarıda kar yoğun şekilde yağıyor.)
- He fell behind in his studies and had to work harder to catch up. (Çalışmalarında geri kaldı ve yetişmek için daha çok çalışmak zorunda kaldı.)
- The temperature fell below freezing last night. (Dün gece sıcaklık donma noktasının altına düştü.)
- The athlete fell just short of breaking the world record. (Sporcu dünya rekorunu kırmaya çok yaklaştı.)
- The company’s sales fell due to the pandemic. (Şirketin satışları pandemi nedeniyle düştü.)
- The child fell down and started crying. (Çocuk düştü ve ağlamaya başladı.)
- The leaves on the trees are starting to change color for fall. (Ağaçlardaki yapraklar sonbahar için renk değiştiriyor.)
- She fell ill and had to take time off work. (Hasta oldu ve işten izin almak zorunda kaldı.)
- The rock climber fell from the cliff but luckily his gear saved him. (Dağcı kayalıktan düştü ama şans eseri malzemeleri onu kurtardı.)
- The school attendance fell after the holidays. (Tatillerden sonra okula katılım azaldı.)
- The water level in the river fell due to the drought. (Kuraklık nedeniyle nehirdeki su seviyesi düştü.)
- She fell out with her best friend over a misunderstanding. (Bir yanlış anlama nedeniyle en iyi arkadaşıyla arası bozuldu.)
- The cat fell into the fish tank and made a mess. (Kedi balık tankına düştü ve dağıttı.)
- The city’s crime rate fell after the police increased their presence. (Polisin varlığı arttıktan sonra şehirdeki suç oranı düştü.)
- She fell behind on her rent and had to borrow money. (Kirasında geri kaldı ve borç para almaya mecbur kaldı.)
- The airplane fell from the sky and crashed into the ocean. (Uçak gökyüzünden düştü ve okyanusa çarptı.)
- The price of oil fell sharply after the announcement of new reserves. (Yeni rezervlerin duyurulmasından sonra petrol fiyatı keskin bir şekilde düştü.)
Hemen Yorum Yaz