Fact-Checker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fact-Checker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Fact-Checker Nedir?

Fact-Checker, bir haber veya bilgiyi doğrulama sürecinden geçirerek gerçekliğini kontrol eden kişi veya kurumlara verilen addır.

Örnek cümleler:

1. The fact-checker confirmed that the information in the article was accurate. (Fact-Checker, makaledeki bilginin doğru olduğunu onayladı.)
2. We need to hire a fact-checker to verify the sources before publishing the report. (Raporu yayınlamadan önce kaynakları doğrulamak için bir fact-checker işe almamız gerekiyor.)
3. The fact-checker found several errors in the politician’s speech. (Fact-checker, siyasetçinin konuşmasında birkaç hata buldu.)
4. The newspaper has a team of fact-checkers to ensure the accuracy of their articles. (Gazetenin, makalelerinin doğruluğunu sağlamak için bir fact-checker ekibi var.)
5. The fact-checker’s job is to verify the claims made by the politicians. (Fact-checker’ın işi, siyasetçiler tarafından yapılan iddiaları doğrulamaktır.)
6. The website has a fact-checking section to counter misinformation. (Web sitesinde, yanlış bilgiye karşı bir fact-checking bölümü var.)
7. The fact-checker reviewed the research paper and found no errors. (Fact-checker, araştırma makalesini inceledi ve hata bulamadı.)
8. The fact-checker’s role is becoming increasingly important in the age of social media. (Fact-checker’ın rolü, sosyal medya çağında giderek daha önemli hale geliyor.)
9. The fact-checker pointed out that the statistics presented by the company were misleading. (Fact-checker, şirket tarafından sunulan istatistiklerin yanıltıcı olduğunu belirtti.)
10. The news channel hired a fact-checker to fact-check the claims made by the political parties. (Haber kanalı, siyasi partiler tarafından yapılan iddiaları doğrulamak için bir fact-checker işe aldı.)
11. The fact-checker’s report revealed that the article contained several factual errors. (Fact-checker’ın raporu, makalenin birkaç gerçek dışı bilgi içerdiğini ortaya çıkardı.)
12. The fact-checker’s job is to separate facts from fiction. (Fact-checker’ın görevi gerçekleri kurgulardan ayırmaktır.)
13. The newspaper received criticism for not having a fact-checker to verify the accuracy of their articles. (Gazete, makalelerinin doğruluğunu doğrulamak için bir fact-checker bulundurmadığı için eleştirildi.)
14. The fact-checker’s report was instrumental in exposing the politician’s lies. (Fact-checker’ın raporu, siyasetçinin yalanlarını ortaya çıkarmada önemli rol oynadı.)
15. The website has a fact-checker to fact-check the claims made in the comments section. (Web sitesinde, yorumlar bölümünde yapılan iddiaları doğrulamak için bir fact-checker var.)
16. The fact-checker’s report found that the news story was based on false

information. (Fact-checker’ın raporu, haberin yanlış bilgiye dayandığını ortaya koydu.)
17. The fact-checker’s job is to uphold the standards of journalism by ensuring the accuracy of information. (Fact-checker’ın görevi, bilginin doğruluğunu sağlayarak gazetecilik standartlarını korumaktır.)

18. The news website has a fact-checking team to fact-check the news stories before they are published. (Haber web sitesinde, haberler yayınlanmadan önce fact-checker ekibi tarafından doğrulanır.)
19. The fact-checker’s report proved that the viral video was doctored. (Fact-checker’ın raporu, viral videonun düzenlendiğini kanıtladı.)
20. The fact-checker’s role is to provide an objective evaluation of the information presented, regardless of personal beliefs or opinions. (Fact-checker’ın rolü, kişisel inanç veya görüşlerden bağımsız olarak sunulan bilgilerin objektif bir değerlendirmesini yapmaktır.)