Eyebrow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
What is “eyebrow”?
“eyebrow” means the strip of hair above the eye socket.
Examples:
- I need to get my eyebrows done before the party.
(Partiye gitmeden önce kaşlarımı yaptırmam gerekiyor.) - She raised her eyebrows in surprise.
(Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.) - He has a scar above his right eyebrow.
(Sağ kaşının üstünde bir yara izi var.) - The actress has beautifully shaped eyebrows.
(Oyuncunun güzel şekillendirilmiş kaşları var.) - He furrowed his eyebrows in confusion.
(Kafa karışıklığı içinde kaşlarını çattı.) - She applied some eyebrow pencil to fill in the gaps.
(Boşlukları doldurmak için biraz kaş kalemi sürdü.) - The artist drew the character with thick, bushy eyebrows.
(Sanatçı karakteri kalın, kıvrımlı kaşlarıyla çizdi.) - The model’s eyebrows were perfectly arched.
(Modelin kaşları mükemmel bir kemer şeklindeydi.) - She plucked her eyebrows to make them thinner.
(Kaşlarını inceltmek için çekiştirdi.) - His eyebrows twitched when he heard the news.
(Haberleri duyunca kaşları seğirdi.) - The makeup artist used a brush to blend the eyebrow powder.
(Makyaj sanatçısı kaş pudrasını karıştırmak için bir fırça kullandı.) - The comedian’s exaggerated eyebrows added to his comedic effect.
(Komedyenin abartılı kaşları komik etkisine katkıda bulundu.) - She had a unibrow, which she chose to leave natural.
(Doğal olarak bırakmayı tercih ettiği bir birleşik kaşı vardı.) - The doctor stitched up the cut above her eyebrow.
(Doktor kaşının üzerindeki kesiyi dikti.) - She tweezed her eyebrows to maintain their shape.
(Kaşlarını şekillerini korumak için cımbızladı.) - The man’s bushy eyebrows made him look more serious than he actually was.
(Adamın kıvrımlı kaşları, aslında olduğundan daha ciddi görünmesine neden oldu.) - The eyebrow gel helped keep her eyebrows in place all day.
(Kaş jeli, kaşlarını tüm gün yerinde tutmasına yardımcı oldu.) - The actor shaved off his eyebrows for a role in a movie.
(Aktör, bir filmdeki rolü için kaşlarını traş etti.) - She drew her eyebrows on with a stencil to get the perfect shape.
(Mükemmel şekli elde etmek için şablonla kaşlarını çizdi.) - He had a habit of raising his eyebrows when he was surprised.
(Şaşırdığında kaşlarını kaldırma alışkan
- The stylist trimmed his client’s eyebrows to remove any stray hairs.
(Stilist, müşterisinin kaşlarında kaybolmuş tüyleri çıkarmak için kesim yaptı.) - The woman had thick, bushy eyebrows that were the envy of her friends.
(Kadının arkadaşlarının kıskandığı kalın, kıvrımlı kaşları vardı.) - He tried to keep a straight face, but his eyebrows betrayed his amusement.
(Düz bir yüz ifadesi korumaya çalıştı ama kaşları eğlencesini ele verdi.) - The actress had to undergo a transformation for her role, including bleaching her eyebrows.
(Oyuncu, rolü için kaşlarını beyazlatmak da dahil olmak üzere bir dönüşüm geçirmek zorunda kaldı.) - She brushed her eyebrows upward to give them a fuller appearance.
(Daha dolgun bir görünüm için kaşlarını yukarı doğru taradı.) - The man’s thick eyebrows made him look intimidating, even though he was a friendly person.
(Adamın kalın kaşları, arkadaş canlısı olsa bile ürkütücü görünmesine neden oldu.) - She wore a headband to keep her eyebrows out of her face during the workout.
(Antrenman sırasında kaşlarını yüzünden uzak tutmak için bir baş bandı taktı.) - The tattoo artist carefully tattooed individual hairs to create the illusion of natural eyebrows.
(Dövme sanatçısı doğal kaş illüzyonunu yaratmak için tek tek tüyleri dövmeledi.) - He had a prominent scar above his eyebrow that he was self-conscious about.
(Kaşının üstünde belirgin bir yara izi vardı ve bununla ilgili olarak özgüveni azdı.) - The woman’s eyebrows were thin and delicate, giving her a soft, feminine appearance.
(Kadının kaşları ince ve narin olduğu için yumuşak, kadınsı bir görünüm kazandı.)
Hemen Yorum Yaz