Exultation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exultation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exultation Nedir?

Exultation İngilizce bir kelime olup, sevinç, coşku ve neşe anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. I felt a sense of exultation when I finally graduated from college. (Kolejden mezun olduğumda bir coşku hissettim.)
2. The winning team celebrated with exultation. (Kazanan takım sevinçle kutlama yaptı.)
3. She could not hide her exultation when she received the award. (Ödülü aldığında sevincini gizleyemedi.)
4. His exultation was evident in his smile. (Gülüşünde neşesi belirgindi.)
5. The crowd erupted in exultation when their team scored the winning goal. (Takımları kazanan golü attığında kalabalık coşkuyla patladı.)
6. The child jumped up and down in exultation when she saw her birthday presents. (Doğum günü hediyelerini görünce çocuk sevinçle zıpladı.)
7. He expressed his exultation by shouting and cheering. (Bağırıp tezahürat yaparak sevincini ifade etti.)
8. The exultation of the fans could be heard throughout the stadium. (Taraftarların sevinci stadyumun her yerinden duyulabilirdi.)
9. She danced with exultation when she heard that she got the job. (İşe aldığını öğrendiğinde sevinçle dans etti.)
10. The exultation in her voice was contagious. (Sesindeki neşe bulaşıcıydı.)
11. His exultation turned to disappointment when he realized he had lost his wallet. (Cüzdanını kaybettiğini fark ettiğinde sevinci hayal kırıklığına dönüştü.)
12. The team’s exultation was short-lived when they found out they had been disqualified. (Diskalifiye edildiklerini öğrendiklerinde takımın neşesi kısa sürdü.)
13. The exultation on their faces was priceless when they saw the surprise party. (Sürpriz partiye bakarken yüzlerindeki neşe paha biçilmezdi.)
14. The exultation in the air was palpable during the parade. (Geçit töreni sırasında havadaki neşe hissedilebilirdi.)
15. She hugged her friends in exultation when she found out she had passed the exam. (Sınavı geçtiğini öğrendiğinde arkadaşlarını neşeyle kucakladı.)
16. The exultation of the team was contagious and spread to the fans. (Takımın sevinci bulaşıcıydı ve taraftara yayıldı.)
17. His exultation was short-lived when he realized he had forgotten his wallet at home. (Evde cüzdanını unuttuğunu fark ettiğinde sevinci kısa sürdü.)
18. The exultation in his heart was overwhelming when he proposed to his girlfriend. (Kız arkadaşına evlenme teklif ettiğinde kalbindeki neşe haddini aştı

19. The exultation in the air was electric as the team won the championship. (Takım şampiyonluğu kazandığında havadaki neşe elektrik gibiydi.)
20. She felt a sense of exultation as she completed the marathon. (Maratonu tamamladığında bir coşku hissetti.)

Bu cümleler Exultation kelimesinin İngilizce kullanımına örnek teşkil etmektedir.