Exult İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exult İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exult

Exult, “sevinmek, coşmak, neşelenmek” gibi anlamlara gelen bir fiildir.

1. After winning the championship, the team exulted in their victory. (Şampiyonluğu kazandıktan sonra takım zaferlerinde coştu.)
2. I couldn’t help but exult when I found out that I got the job. (İşe alındığımı öğrenince sevinmemek elde değildi.)
3. The kids exulted when they found out that school was canceled due to snow. (Kar nedeniyle okulun iptal edildiğini öğrendiklerinde çocuklar sevindiler.)
4. The crowd exulted as their favorite band took the stage. (Favori grubu sahneye çıktığında kalabalık coştu.)
5. The company exulted in their financial success this year. (Bu yılki mali başarılarına sevinçle coşan şirket.)
6. She exulted when she received the news that her book would be published. (Kitabının yayınlanacağı haberi aldığında sevinçle coştu.)
7. The fans exulted when their team won the game in the last minute. (Takımları son dakikada oyunu kazandığında hayranları sevinçle coştu.)
8. We all exulted in the beautiful weather during our vacation. (Tatilimizdeki güzel havadan hepimiz sevinçle coştuk.)
9. He exulted when he finally reached the summit of the mountain. (Dağın zirvesine ulaştığında sevinçle coştu.)
10. The children exulted when they saw the presents under the Christmas tree. (Çam ağacının altındaki hediyeleri gördüklerinde çocuklar sevinçle coştu.)
11. The bride and groom exulted as they exchanged their vows. (Gelini ve damadı yeminlerini değiştirirken sevinçle coştular.)
12. The students exulted when they received their high school diplomas. (Lise diplomasını aldıklarında öğrenciler sevinçle coştu.)
13. The family exulted when their team won the game. (Takımları oyunu kazandığında aile sevinçle coştu.)
14. She exulted in the success of her art exhibit. (Sanat sergisindeki başarısına sevinçle coştu.)
15. The workers exulted when they received their bonuses. (Primlerini aldıklarında işçiler sevinçle coştu.)
16. The team exulted as they crossed the finish line first. (Finishte birinci sırada geçtiklerinde takım sevinçle coştu.)
17. The city exulted when their baseball team won the World Series. (Beysbol takımları Dünya Serisini kazandığında şehir sevinçle coştu.)
18. The audience exulted at the end of the concert, giving the performers a standing ovation. (Konserin sonunda seyirci ayakta alkışlayarak sanatçılara sevinçle coş

19. The parents exulted when their child graduated from college with honors. (Çocukları onur listesine girdiğinde ebeveynler sevinçle coştu.)
20. The athletes exulted when they won gold medals at the Olympics. (Olimpiyatlarda altın madalyalar kazandıklarında sporcular sevinçle coştular.)

Overall, “exult” is a strong verb that conveys a sense of great joy and excitement. It can be used in a variety of contexts, such as sports, celebrations, personal achievements, and more.