Extraneously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Extraneously İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Extraneously kelimesi

Extraneously kelimesi İngilizce bir zarf olup “dışarıdan, haricen, gereksiz şekilde” gibi anlamlara gelmektedir.

Örnek cümleler:

1. He extraneously added more salt to the soup. (O gereksiz şekilde çorbanın içine daha fazla tuz ekledi.)
2. The article was filled with extraneous information. (Makale gereksiz bilgilerle doluydu.)
3. She spoke extraneously, causing confusion among the listeners. (O gereksiz şekilde konuştu ve dinleyiciler arasında karışıklık yarattı.)
4. The director included extraneous scenes in the movie, which made it longer than necessary. (Yönetmen gereksiz sahneleri filme dahil etti ve bu filmi gerekenden daha uzun hale getirdi.)
5. He tried to impress his boss by extraneously using big words in his report. (Patronunu etkilemek için raporunda gereksiz büyük kelimeler kullanmaya çalıştı.)
6. The extraneous noise outside was disturbing the students during the exam. (Dışarıdaki gereksiz gürültü öğrencileri sınav sırasında rahatsız ediyordu.)
7. The speaker went off on an extraneous tangent during his presentation. (Konuşmacı sunum sırasında gereksiz bir sapma yaptı.)
8. The book had extraneous illustrations that didn’t add to the story. (Kitapta hikayeye bir şey katmayan gereksiz resimler vardı.)
9. He was asked to remove all extraneous information from the report. (Raporun içindeki gereksiz tüm bilgileri kaldırması istendi.)
10. The company cut extraneous expenses to save money. (Şirket para biriktirmek için gereksiz masrafları kesti.)
11. The extraneous decorations in the room made it look cluttered. (Odaki gereksiz süslemeler odayı dağınık gösterdi.)
12. The author included extraneous details that slowed down the pace of the story. (Yazar hikayenin temposunu yavaşlatan gereksiz detaylar dahil etti.)
13. The extraneous options on the menu confused the customers. (Menüdeki gereksiz seçenekler müşterileri karıştırdı.)
14. She spent extraneous time getting ready for the party. (Parti için gereksiz zaman harcadı.)
15. The researcher found extraneous data in the experiment results. (Araştırmacı deney sonuçlarında gereksiz veriler buldu.)
16. The lawyer asked the witness to stick to the relevant facts and avoid extraneous information. (Avukat tanığın ilgili gerçeklere odaklanmasını ve gereksiz bilgilerden kaçınmasını istedi.)
17. The extraneous comments in the report were distracting from the main point. (Raporun içindeki gereksiz yorumlar ana noktadan dikkati dağıtıyordu.)
18. The teacher asked the students to ignore extraneous noise and focus on their work. (Öğretmen öğrencilerin gereksiz gürült

19. The extraneous information in the advertisement was misleading customers. (Reklamda yer alan gereksiz bilgiler müşterileri yanıltıyordu.)
20. The speaker’s extraneous comments during the debate made it difficult for the audience to follow. (Tartışma sırasında konuşmacının gereksiz yorumları izleyicilerin takibini zorlaştırdı.)

(Her örnek cümle için Türkçe anlamı parantez içinde belirtilmiştir.)