Experience İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Experience İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Experience (Deneyim)

Experience kelimesi “deneyim” anlamına gelir ve bir kişinin yaşadığı veya edindiği tecrübeleri ifade eder.

1. My experience at the new job has been challenging but rewarding. (Yeni işimdeki deneyimim zorlu olsa da ödüllendirici oldu.)
2. She has years of experience in the field of marketing. (O, pazarlama alanında yılların deneyimine sahip.)
3. The travel experience taught me so much about different cultures. (Seyahat deneyimi farklı kültürler hakkında bana çok şey öğretti.)
4. I have no experience with that type of software. (O tür yazılımlarla hiç deneyimim yok.)
5. The volunteer work was a great experience for me. (Gönüllü çalışma benim için harika bir deneyimdi.)
6. I gained a lot of experience working in the hospitality industry. (Konaklama sektöründe çalışarak birçok deneyim kazandım.)
7. Her experience as a teacher made her a great candidate for the job. (Öğretmenlik deneyimi, onu iş için harika bir aday yaptı.)
8. I had a terrible experience with customer service at that store. (O mağazadaki müşteri hizmetleriyle korkunç bir deneyim yaşadım.)
9. Traveling to different countries has been a life-changing experience for me. (Farklı ülkelere seyahat etmek, benim için hayatımı değiştiren bir deneyim oldu.)
10. The internship provided valuable experience in the industry. (Staj, sektörde değerli deneyimler sağladı.)
11. He has extensive experience working with animals. (O, hayvanlarla çalışma konusunda geniş deneyime sahip.)
12. The project was a great learning experience for everyone involved. (Proje, dahil olan herkes için harika bir öğrenme deneyimi oldu.)
13. I have no experience in public speaking, so I’m nervous about giving the presentation. (Topluluk önünde konuşma konusunda hiç deneyimim olmadığı için sunum yapmak konusunda endişeliyim.)
14. The team’s collective experience allowed them to complete the project on time. (Takımın birlikte deneyimi, projeyi zamanında tamamlamalarına izin verdi.)
15. The art museum provided a unique and inspiring experience. (Sanat müzesi, eşsiz ve ilham verici bir deneyim sağladı.)
16. His experience as a firefighter prepared him for the emergency situation. (İtfaiyeci olarak deneyimi, acil duruma hazırlıklı olmasını sağladı.)
17. The restaurant’s atmosphere created a wonderful dining experience. (Restoranın atmosferi harika bir yeme deneyimi yarattı.)
18. The company is looking for candidates with previous experience in sales. (Şirket, satışta önceki deneyimi olan adaylar arıyor.)
19. The volunteer experience helped her develop important leadership skills. (Gönüllü deneyimi, onun önemli liderlik becerileri geliştirmesine yardımcı oldu

20. The training program provides hands-on experience in the industry. (Eğitim programı, sektörde uygulamalı deneyim sağlar.)

(Hint: You can use the tag instead of the tag for bold text.)