Expensive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Expensive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Expensive Nedir?

Expensive, İngilizce bir sıfat olup “pahalı” anlamına gelir. Bir şeyin normal fiyatın üstünde bir fiyatı olduğu zaman kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. I can’t afford this expensive car. (İngilizce: Bu pahalı arabayı satın alamam.)
  2. The hotel was too expensive for our budget. (İngilizce: Otel bütçemiz için çok pahalıydı.)
  3. He bought an expensive watch for his anniversary. (İngilizce: Yıldönümü için pahalı bir saat satın aldı.)
  4. The restaurant has expensive prices, but the food is worth it. (İngilizce: Restoranın fiyatları pahalı ama yemeği buna değer.)
  5. My neighbor has an expensive taste in furniture. (İngilizce: Komşumun mobilya konusunda pahalı bir zevki var.)
  6. The designer clothes were too expensive for me. (İngilizce: Tasarımcı kıyafetler benim için çok pahalıydı.)
  7. The concert tickets were so expensive that I decided not to go. (İngilizce: Konser biletleri o kadar pahalıydı ki gitmeme karar verdim.)
  8. I bought an expensive laptop for my work. (İngilizce: İşim için pahalı bir laptop satın aldım.)
  9. The jewelry at the store was too expensive for me to afford. (İngilizce: Dükandaki mücevherler benim için alınamayacak kadar pahalıydı.)
  10. The trip to Paris was expensive, but it was worth every penny. (İngilizce: Paris seyahati pahalıydı ama her kuruşuna değdi.)
  11. He has an expensive hobby of collecting rare books. (İngilizce: Nadir kitapları toplama pahalı bir hobisi var.)
  12. The sports car was too expensive for most people to buy. (İngilizce: Spor arabası, çoğu insanın satın alabileceği kadar pahalı değildi.)
  13. The restaurant’s menu was too expensive for our group. (İngilizce: Restoran menüsü grubumuz için çok pahalıydı.)
  14. She spent a lot of money on expensive makeup products. (İngilizce: Pahalı makyaj ürünlerine çok para harcadı.)
  15. The house was expensive, but it had a great view of the ocean. (

=”color:blue”>İngilizce: Ev pahalıydı ama denizin harika bir manzarası vardı.)
16. The private school has expensive tuition fees. (İngilizce: Özel okulun öğrenim ücretleri pahalıdır.)

  1. The watch repair was expensive, but it was necessary. (İngilizce: Saat tamiri pahalıydı ama gerekliydi.)
  2. The concert was expensive, but the experience was unforgettable. (İngilizce: Konser pahalıydı ama deneyim unutulmazdı.)
  3. The hotel room had an expensive minibar. (İngilizce: Otel odasında pahalı bir minibar vardı.)
  4. The art exhibit had expensive pieces that were worth millions. (İngilizce: Sanat sergisi milyonlarca dolara değer olan pahalı eserler içeriyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.