Expensive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Expensive Nedir?
Expensive, İngilizce bir sıfat olup “pahalı” anlamına gelir. Bir şeyin normal fiyatın üstünde bir fiyatı olduğu zaman kullanılır.
Örnek Cümleler:
- I can’t afford this expensive car. (İngilizce: Bu pahalı arabayı satın alamam.)
- The hotel was too expensive for our budget. (İngilizce: Otel bütçemiz için çok pahalıydı.)
- He bought an expensive watch for his anniversary. (İngilizce: Yıldönümü için pahalı bir saat satın aldı.)
- The restaurant has expensive prices, but the food is worth it. (İngilizce: Restoranın fiyatları pahalı ama yemeği buna değer.)
- My neighbor has an expensive taste in furniture. (İngilizce: Komşumun mobilya konusunda pahalı bir zevki var.)
- The designer clothes were too expensive for me. (İngilizce: Tasarımcı kıyafetler benim için çok pahalıydı.)
- The concert tickets were so expensive that I decided not to go. (İngilizce: Konser biletleri o kadar pahalıydı ki gitmeme karar verdim.)
- I bought an expensive laptop for my work. (İngilizce: İşim için pahalı bir laptop satın aldım.)
- The jewelry at the store was too expensive for me to afford. (İngilizce: Dükandaki mücevherler benim için alınamayacak kadar pahalıydı.)
- The trip to Paris was expensive, but it was worth every penny. (İngilizce: Paris seyahati pahalıydı ama her kuruşuna değdi.)
- He has an expensive hobby of collecting rare books. (İngilizce: Nadir kitapları toplama pahalı bir hobisi var.)
- The sports car was too expensive for most people to buy. (İngilizce: Spor arabası, çoğu insanın satın alabileceği kadar pahalı değildi.)
- The restaurant’s menu was too expensive for our group. (İngilizce: Restoran menüsü grubumuz için çok pahalıydı.)
- She spent a lot of money on expensive makeup products. (İngilizce: Pahalı makyaj ürünlerine çok para harcadı.)
- The house was expensive, but it had a great view of the ocean. (
=”color:blue”>İngilizce: Ev pahalıydı ama denizin harika bir manzarası vardı.)
16. The private school has expensive tuition fees. (İngilizce: Özel okulun öğrenim ücretleri pahalıdır.)
- The watch repair was expensive, but it was necessary. (İngilizce: Saat tamiri pahalıydı ama gerekliydi.)
- The concert was expensive, but the experience was unforgettable. (İngilizce: Konser pahalıydı ama deneyim unutulmazdı.)
- The hotel room had an expensive minibar. (İngilizce: Otel odasında pahalı bir minibar vardı.)
- The art exhibit had expensive pieces that were worth millions. (İngilizce: Sanat sergisi milyonlarca dolara değer olan pahalı eserler içeriyordu.)
Hemen Yorum Yaz