Expedient İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Expedient İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Expedient Nedir?

Expedient, pratik ve yararlı olan şeyleri ifade eder. Hızlı bir çözüm, gerekli bir araç veya uygun bir yöntem gibi anlamları da vardır.

Örnek Cümleler:

1. It might not be the most ethical solution, but it’s definitely expedient.
   (Tam olarak etik bir çözüm olmayabilir ama kesinlikle pratik bir çözüm.)

2. In times of crisis, sometimes expedient measures need to be taken to ensure safety.
   (Kriz zamanlarında, bazen güvenliği sağlamak için acil önlemler alınması gerekebilir.)

3. The company made an expedient decision to cut costs and lay off employees.
   (Şirket, maliyetleri azaltmak ve çalışanları işten çıkarmak için pratik bir karar aldı.)

4. While not ideal, the expedient approach to this problem is to simply ignore it for now.
   (İdeal olmasa da, bu soruna pratik bir yaklaşım, şimdilik sadece görmezden gelmektir.)

5. The expedient use of technology has revolutionized the way we communicate.
   (Teknolojinin pratik kullanımı, iletişim şeklimizi devrimleştirdi.)

6. The government’s expedient action saved many lives during the natural disaster.
   (Hükümetin pratik hareketleri doğal afet sırasında birçok hayatı kurtardı.)

7. In some cases, an expedient solution is better than waiting for a perfect one.
   (Bazı durumlarda, mükemmel bir çözüm beklemek yerine, pratik bir çözüm daha iyidir.)

8. The team decided to take an expedient approach to meet the project deadline.
   (Ekip, proje süresine yetişmek için pratik bir yaklaşım benimsemeye karar verdi.)

9. The manager’s expedient decision to hire more staff improved productivity.
   (Yöneticinin pratik kararı, daha fazla personel işe alarak üretkenliği artırdı.)

10. Sometimes an expedient solution can lead to long-term problems.
    (Bazen pratik bir çözüm, uzun vadeli sorunlara neden olabilir.)

11. The company’s expedient use of social media helped them reach a wider audience.
    (Şirketin sosyal medyanın pratik kullanımı, daha geniş bir kitleye ulaşmalarına yardımcı oldu.)

12. The expedient decision to cancel the event was necessary for the safety of all attendees.
    (Etkinliği iptal etmek, tüm katılımcıların güvenliği için gereklidir.)

13. In the face of an emergency, sometimes an expedient response is the best one.
    (Acil bir durumda, bazen pratik bir yanıt en iyisidir.)

14. The company’s expedient decision to outsource their manufacturing saved them a lot of money.
    (Şirketin imalatını dış kaynak kullanarak yapma kararı, çok para tasarruf etmelerini sağladı.)

15. While not ideal, the expedient solution to this problem is to use a temporary fix.
    (İdeal olmasa da, bu soruna prat

ik bir çözüm, geçici bir düzeltme kullanmaktır.)

16. The politician’s expedient decision to change their position on an issue was criticized as being insincere.
    (Siyasetçinin bir konudaki tutumunu değiştirmesi, insafsız bir karar olarak eleştirildi.)

17. In some situations, an expedient decision can save time and resources.
    (Bazı durumlarda, pratik bir karar zaman ve kaynak tasarrufu sağlayabilir.)

18. The company’s expedient response to a customer complaint helped improve their reputation.
    (Şirketin müşteri şikayetine pratik yanıtı, itibarlarını artırmalarına yardımcı oldu.)

19. The manager’s expedient solution to a staffing issue was to hire temporary workers.
    (Yöneticinin personel sorununa pratik çözümü, geçici işçileri işe almak oldu.)

20. While not ideal, the expedient solution to this problem is to compromise on some aspects.
    (İdeal olmasa da, bu soruna pratik bir çözüm, bazı yönlerde uzlaşmak olabilir.)