Exasperated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exasperated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Exasperated kelimesi

Exasperated kelimesi, “sıkılmış, usanmış, bezmiş” gibi duyguları ifade eden bir sıfattır.

Örnek cümleler:

1. I’m so exasperated with my boss’s constant micromanaging. (Patronumun sürekli mikro yönetiminden çok sıkıldım.)
2. The exasperated teacher was tired of repeating herself to her unruly students. (Usanmış öğretmen, disiplinsiz öğrencilerine kendisini tekrarlamaktan yorulmuştu.)
3. She let out an exasperated sigh when she realized she had forgotten her keys. (Anahtarlarını unuttuğunu fark ettiğinde sıkılmış bir şekilde derin bir nefes aldı.)
4. He was exasperated by the constant delays on his morning commute. (Sabah işe giderken sürekli yaşadığı gecikmelerden çok sıkıldı.)
5. The exasperated customer demanded to speak to the manager. (Usanmış müşteri müdürle konuşmak istediğini talep etti.)
6. The exasperated mother had to clean up her child’s mess yet again. (Bezgin anne, bir kez daha çocuğunun yaptığı dağılımı temizlemek zorunda kaldı.)
7. He threw his exasperated hands up in frustration. (Sıkıntıdan ellerini havaya kaldırdı.)
8. The exasperated driver honked his horn repeatedly in traffic. (Sıkılmış sürücü, trafikte kornasını tekrar tekrar çaldı.)
9. The exasperated employee quit her job after months of being overworked and underappreciated. (Fazla çalıştırılan ve takdir edilmeyen ayların ardından bezgin çalışan işinden ayrıldı.)
10. The exasperated traveler missed his flight due to a delayed train. (Geciken tren nedeniyle uçağına yetişemeyen sıkılmış yolcu.)
11. The exasperated student couldn’t understand the confusing instructions. (Karmaşık talimatları anlayamayan sıkılmış öğrenci.)
12. The exasperated couple argued about the same thing over and over again. (Usanmış çift, aynı şey hakkında tekrar tekrar tartıştı.)
14. The exasperated host tried to calm down her rowdy guests. (Kargaşa çıkaran misafirlerini sakinleştirmeye çalışan bezgin ev sahibi.)
15. The exasperated athlete couldn’t believe he had missed the crucial shot. (Önemli atışı kaçırdığına inanamayan sıkılmış sporcu.)
16. The exasperated mother-in-law complained about her daughter-in-law’s cooking yet again. (Yine gelininin yemeklerinden şikayet eden bezgin kayınvalide.)
17. The exasperated student threw his textbook across the room in frustration. (Sıkıntıdan ders kitabını odanın karşı tarafına fırlatan öğrenci.)
18. The exasperated pet owner was tired of her dog’s constant barking. (Sürekli havlayan köpeğinden çok sıkılmış evcil hayvan sahibi.)
19. The exasperated commuter was stuck in traffic for hours. (Saatlerce trafikte sıkışan bezgin yolcu.)
20. The exasperated team leader couldn’t believe his team had missed the deadline again. (Takımının yine son teslim tarihini kaçırdığına inanamayan bezgin takım lideri.)

(Türkçe anlamların altında İngilizce cümleler verilmiştir.)