Evince İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Evince İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Evince

Türkçe Anlamı: Göstermek, ortaya çıkarmak, açığa vurmak.

1. She evinced her talent through her impressive performance. (Yeteneğini etkileyici performansıyla gösterdi.)
2. The evidence evinced his guilt. (Kanıtlar onun suçluluğunu ortaya koydu.)
3. The painting evinced the artist’s passion for nature. (Tablo, sanatçının doğaya olan tutkusunu ortaya çıkardı.)
4. He evinced no interest in the conversation. (Sohbetle ilgilenmediğini açığa vurdu.)
5. The statistics evinced a decline in sales. (İstatistikler satışlarda bir düşüş olduğunu ortaya koydu.)
6. She evinced her dissatisfaction with the decision. (Kararla ilgili memnuniyetsizliğini açıkça gösterdi.)
7. The witness evinced the defendant’s whereabouts on the night of the crime. (Tanık, suçun işlendiği gece sanığın nerede olduğunu ortaya koydu.)
8. His actions evinced his loyalty to the company. (Eylemleri, şirkete olan bağlılığını ortaya koydu.)
9. The book evinced the author’s extensive research. (Kitap, yazarın kapsamlı araştırmasını gösterdi.)
10. The report evinced the need for further investigation. (Rapor, daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu ortaya koydu.)
11. The speech evinced the politician’s commitment to education reform. (Konuşma, siyasetçinin eğitim reformuna olan bağlılığını gösterdi.)
12. The survey evinced a high level of customer satisfaction. (Anket, yüksek bir müşteri memnuniyeti düzeyi ortaya koydu.)
13. The product evinced a significant improvement in quality. (Ürün, kalitede önemli bir iyileşmeyi gösterdi.)
14. The photos evinced the beauty of the landscape. (Fotoğraflar, manzaranın güzelliğini gösterdi.)
15. His behavior evinced his lack of respect for authority. (Davranışları, otoriteye saygısızlığını gösterdi.)
16. The results evinced the effectiveness of the treatment. (Sonuçlar, tedavinin etkililiğini ortaya koydu.)
17. The exhibition evinced the diversity of contemporary art. (Sergi, çağdaş sanatın çeşitliliğini gösterdi.)
18. The data evinced a correlation between income and education level. (Veriler, gelir ve eğitim düzeyi arasında bir ilişkiyi gösterdi.)
19. Her expression evinced her surprise at the news. (İfadesi, habere şaşkınlığını gösterdi.)
20. The study evinced a need for more resources to address the issue. (Çalışma, konuyla ilgili daha fazla kaynağa ihtiyaç olduğunu ortaya koydu.)

21. The experiment evinced the importance of controlling variables. (Deney, değişkenleri kontrol etmenin önemini gösterdi.)
22. The play evinced the playwright’s talent for dialogue. (Oyun, oyun yazarının diyalog yeteneğini ortaya koydu.)
23. The interview evinced the candidate’s enthusiasm for the job. (Mülakat, adayın işe olan hevesini gösterdi.)
24. The survey evinced a trend towards healthier eating habits. (Anket, daha sağlıklı beslenme alışkanlıklarına doğru bir eğilimi gösterdi.)
25. The presentation evinced the speaker’s knowledge of the subject. (Sunum, konuya olan hakimiyetini gösterdi.)
26. The email evinced a sense of urgency in the request. (E-posta, talepte aciliyet duygusunu gösterdi.)
27. The behavior of the children evinced their excitement for the upcoming event. (Çocukların davranışları, yaklaşan etkinliğe olan heyecanlarını gösterdi.)
28. The investigation evinced a connection between the suspect and the victim. (Soruşturma, şüpheli ile kurban arasında bir bağlantıyı gösterdi.)
29. The documentary evinced the impact of climate change on wildlife. (Belgesel, iklim değişikliğinin yaban hayatı üzerindeki etkisini gösterdi.)
30. The speech evinced the speaker’s passion for social justice. (Konuşma, konuşmacının sosyal adalet konusundaki tutkusunu gösterdi.)