Epicure İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Epicure İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Epicure

Epicure, zevk ve keyif düşkünlüğüne verilen isimdir. Epicurus adlı antik filozofun felsefesi, zevk alma ve acıdan kaçınma prensibine dayanır. Aşağıda, “Epicure” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulunmaktadır:

  1. As an epicure, he never passes up an opportunity to indulge in his favorite foods. (O, bir zevk düşkünü olarak, favori yiyeceklerine dalma fırsatını asla kaçırmaz.)
  2. Her friends knew her as an epicure who enjoyed trying new restaurants and cuisines. (Arkadaşları onu, yeni restoranlar ve mutfakları denemekten keyif alan bir zevk düşkünü olarak tanırdı.)
  3. The epicure savored every bite of the gourmet meal. (Zevk düşkünü, gurme yemeğinin her lokmasını tadını çıkararak yedi.)
  4. He had a reputation as an epicure with expensive tastes. (O, pahalı zevklere sahip bir zevk düşkünü olarak ün yapmıştı.)
  5. As an epicure, she preferred the finer things in life. (O, bir zevk düşkünü olarak, hayatta daha güzel şeyleri tercih ediyordu.)
  6. The epicure’s palate was refined enough to detect the subtlest of flavors. (Zevk düşkününün damağı, en hafif tatları bile ayırt edecek kadar hassastı.)
  7. He lived the life of an epicure, indulging in luxury and pleasure whenever he could. (O, mümkün olduğunda lüks ve zevke dalan bir zevk düşkünü yaşam sürdürdü.)
  8. The epicure was willing to travel far and wide for the best dining experiences. (Zevk düşkünü, en iyi yemek deneyimleri için uzak ve geniş yerlere seyahat etmeye hazırdı.)
  9. Her epicurean tastes led her to seek out only the finest ingredients for her cooking. (Onun zevk düşkünü zevkleri, yemek yapmak için sadece en kaliteli malzemeleri aramasına neden oldu.)
  10. He spent a small fortune on his epicurean pursuits. (O, zevk düşkünlüğü takıntılarına küçük bir servet harcadı.)
  11. The epicurean lifestyle was not for everyone, but for those who could afford it, it was pure bliss. (Zevk düşkünü yaşam tarzı herkes için uygun değildi, ancak bunu karşılayabilenler için saf mutluluktu.)
  12. His love of fine wines and gourmet food marked him as an epicure. (Onun kaliteli şaraplar ve gurme yiyecekler sevgisi, onu bir zevk düşkünü olarak işaretledi.)
  13. As an epicure, she believed that life was too short to settle for mediocre food. (O, bir zevk

düşkünü olarak, hayatın vasat yiyeceklere razı olmak için çok kısa olduğuna inanıyordu.)
14. The epicurean feast lasted for hours, with course after course of exquisite dishes. (Zevk düşkünü ziyafeti saatlerce sürdü, birbirinden zarif yemeklerin ardı ardına sunulmasıyla.)

  1. His epicurean tastes extended beyond food to include expensive cars and luxurious vacations. (Onun zevk düşkünlüğü sadece yemekle sınırlı değildi, pahalı arabalar ve lüks tatilleri de içeriyordu.)
  2. The epicurean lifestyle may seem extravagant to some, but for him, it was a necessary indulgence. (Zevk düşkünü yaşam tarzı bazılarına göre aşırıya kaçıyor olabilir, ama onun için gerekli bir şımartmaydı.)
  3. The epicurean restaurant served only the finest and freshest ingredients, pleasing even the most discerning diners. (Zevk düşkünü restoranı sadece en kaliteli ve taze malzemeleri kullanarak, en titiz müşterileri bile memnun ediyordu.)
  4. The epicurean event was a culinary adventure, with new and exotic flavors waiting to be discovered. (Zevk düşkünü etkinlik, keşfedilmeyi bekleyen yeni ve egzotik tatlarla dolu bir yemek macerasıydı.)
  5. As an epicure, he believed that good food was essential to a happy life. (O, bir zevk düşkünü olarak, iyi yemeğin mutlu bir hayat için hayati öneme sahip olduğuna inanıyordu.)
  6. The epicurean host spared no expense in creating a lavish dining experience for his guests. (Zevk düşkünü ev sahibi, misafirleri için gösterişli bir yemek deneyimi yaratmak için hiçbir masraftan kaçınmadı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.