Ensuing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ensuing İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ensuing kelimesi Türkçe’de “takiben”, “sonrasında” anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. Ensuing the success of the first film, a sequel was quickly greenlit. (İlk filmdeki başarının ardından, devam filmi hızlıca onaylandı.)
  2. The storm caused a power outage, and the ensuing chaos lasted for hours. (Fırtına bir elektrik kesintisine neden oldu ve sonrasındaki kaos saatlerce sürdü.)
  3. The company fired the CEO, and an ensuing lawsuit cost them millions of dollars. (Şirket CEO’yu kovdu ve sonrasındaki dava onlara milyonlarca dolara mal oldu.)
  4. The first day of school was a disaster, and the ensuing weeks were even worse. (Okulun ilk günü felaketti ve sonrasındaki haftalar daha da kötüydü.)
  5. The stock market crashed, and the ensuing economic recession lasted for years. (Hisse senedi piyasası çöktü ve sonrasındaki ekonomik durgunluk yıllarca sürdü.)
  6. After the accident, the ensuing investigation revealed multiple safety violations. (Kaza sonrasında yapılan soruşturma, birden fazla güvenlik ihlali ortaya çıkardı.)
  7. The band’s lead singer quit, and the ensuing search for a replacement was long and difficult. (Grubun solisti istifa etti ve yerine geçecek kişiyi bulmak uzun ve zorlu oldu.)
  8. The company’s profits plummeted, and the ensuing layoffs affected hundreds of employees. (Şirketin karı düştü ve sonrasındaki işten çıkarmalar yüzlerce çalışanı etkiledi.)
  9. The politician’s scandal caused a media frenzy, and the ensuing damage to his reputation was irreparable. (Politikacının skandalı medya çılgınlığına neden oldu ve sonrasındaki itibar kaybı geri dönülemezdi.)
  10. The city’s infrastructure was severely damaged by the earthquake, and the ensuing repairs took years to complete. (Şehrin altyapısı depremde ciddi şekilde hasar gördü ve sonrasındaki tamiratlar yıllarca sürdü.)
  11. The company’s new product was a huge success, and the ensuing demand exceeded all expectations. (Şirketin yeni ürünü büyük bir başarıydı ve sonrasınd

ı talep tüm beklentileri aştı.)
12. The team’s star player was injured, and the ensuing losses dropped them to the bottom of the standings. (Takımın yıldız oyuncusu sakatlandı ve sonrasındaki mağlubiyetler onları sıralamanın en altına düşürdü.)

  1. The company’s CEO retired, and the ensuing search for a replacement was extensive. (Şirketin CEO’su emekli oldu ve yerine geçecek kişiyi bulmak için kapsamlı bir arayış yapıldı.)
  2. The politician’s controversial statement sparked a debate, and the ensuing discussion was heated. (Politikacının tartışmalı açıklaması bir tartışma başlattı ve sonrasındaki tartışma hararetliydi.)
  3. The company’s merger was approved, and the ensuing integration process was complex. (Şirketin birleşmesi onaylandı ve sonrasındaki entegrasyon süreci karmaşıktı.)
  4. The celebrity’s public meltdown was captured on camera, and the ensuing media coverage was relentless. (Ünlünün halk önünde çöküşü kameraya yakalandı ve sonrasındaki medya kapsamı acımasızdı.)
  5. The company’s product recall was a costly mistake, and the ensuing damage to their reputation was significant. (Şirketin ürün geri çağırması pahalı bir hataydı ve sonrasındaki itibar kaybı önemliydi.)
  6. The team’s star player returned from injury, and the ensuing winning streak propelled them to the top of the standings. (Takımın yıldız oyuncusu sakatlıktan döndü ve sonrasındaki kazanma serisi onları sıralamanın en üstüne taşıdı.)
  7. The company’s new marketing campaign was a huge success, and the ensuing increase in sales was substantial. (Şirketin yeni pazarlama kampanyası büyük bir başarıydı ve sonrasındaki satış artışı önemliydi.)
  8. The athlete’s doping scandal was exposed, and the ensuing ban from competition was devastating. (Sporcu doping skandalıyla açığa çıktı ve sonrasındaki yarışmalardan men edilmesi yıkıcıydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.