Ensnare İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Ensnare kelimesinin Türkçe anlamı:
Ensnare, Türkçe’de “tuzaklamak, kandırmak” gibi anlamlara gelir. Bir kişiyi veya hayvanı hileli yollarla kontrol altına almak anlamını taşır.
Örnek cümleler:
- The hunter used a trap to ensnare the rabbit. (Avcı, tavşanı tuzak kullanarak yakaladı.)
- The con artist was able to ensnare the elderly couple into giving him their life savings. (Dolandırıcı, yaşlı çifti hayat birikimlerini vermeye ikna etmeyi başardı.)
- The politician’s promises were meant to ensnare voters into supporting him. (Politikacının vaatleri, seçmenleri desteklemeye ikna etmek için tasarlandı.)
- The spider spun a web to ensnare its prey. (Örümcek, avını yakalamak için bir ağ ördü.)
- The company used a clever marketing strategy to ensnare new customers. (Şirket, yeni müşterileri çekmek için akıllıca bir pazarlama stratejisi kullandı.)
- The cult leader was able to ensnare many vulnerable people into joining his group. (Tarikat lideri, birçok savunmasız kişiyi grubuna katılmaya ikna edebildi.)
- The fisherman used a bait to ensnare the fish. (Balıkçı, balığı yakalamak için bir yem kullandı.)
- The company’s aggressive recruiting tactics were designed to ensnare top talent. (Şirketin agresif işe alım taktikleri, en iyi yetenekleri çekmek için tasarlandı.)
- The spy was able to ensnare the foreign official into revealing classified information. (Casus, yabancı bir yetkilinin sınıflandırılmış bilgileri açıklamasını sağladı.)
- The drug dealer was trying to ensnare teenagers into using drugs. (Uyuşturucu satıcısı, gençleri uyuşturucu kullanmaya ikna etmeye çalışıyordu.)
- The romantic gestures of the suitor were meant to ensnare the heart of the woman he loved. (Taliplerin romantik hareketleri, sevdiği kadının kalbini kazanmak için tasarlandı.)
- The detective was able to ensnare the killer with his clever plan. (Dedektif, akıllı plan
ıyla katili tuzakladı.)
- The website used pop-up ads to ensnare visitors into clicking on them. (Web sitesi, ziyaretçileri tıklamaya ikna etmek için pop-up reklamlar kullandı.)
- The magician used sleight of hand to ensnare the audience into believing his trick was real. (Sihirbaz, el çabukluğuyla izleyicileri numarasının gerçek olduğuna inandırmaya çalıştı.)
- The criminal was able to ensnare his accomplice into taking the fall for the crime. (Suçlu, suçun ortağından suçu üstlenmesini sağlayarak onu tuzağa düşürdü.)
- The cult used brainwashing techniques to ensnare its followers. (Tarikat, takipçilerini tuzağa düşürmek için beyin yıkama teknikleri kullandı.)
- The company used a loyalty program to ensnare customers into buying more products. (Şirket, müşterileri daha fazla ürün satın almaya ikna etmek için bir sadakat programı kullandı.)
- The snake ensnared its prey with its quick strike. (Yılan, hızlı saldırısıyla avını tuzağa düşürdü.)
- The cult leader was able to ensnare his followers into committing acts of violence. (Tarikat lideri, takipçilerini şiddet eylemlerine karışmaya ikna etmeyi başardı.)
- The hacker used a phishing scam to ensnare unsuspecting victims into giving away their personal information. (Hacker, kişisel bilgilerini vermek için hazırlıksız kurbanları tuzağına düşürmek için bir dolandırıcılık yöntemi kullandı.)
- The spider ensnared the fly in its web. (Örümcek, ağına sineği tuzağa düşürdü.)
Hemen Yorum Yaz