Enraged İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enraged İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enraged Kelimesinin Anlamı:


Enraged, öfke veya öfkelendiren bir şeyin yoğunluğunu ifade eden bir sıfat olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:


1. My boss was absolutely enraged when he found out about the mistake. (Patronum hata hakkında bilgi sahibi olduğunda tamamen öfkelenmişti.)
2. The customers were enraged by the poor service they received. (Müşteriler, aldıkları kötü hizmetten öfkelenmişlerdi.)
3. The politician’s comments about immigration have enraged many people. (Politikacının göçmenlikle ilgili yorumları birçok insanı öfkelendirdi.)
4. The unfair treatment of the workers has enraged the union. (İşçilerin haksız muamelesi sendikayı öfkelendirdi.)
5. She was so enraged that she threw her phone across the room. (O kadar öfkelenmişti ki telefonunu odanın karşısına fırlattı.)
6. The animal activists were enraged by the use of animals in the circus. (Hayvan aktivistleri, sirkte hayvan kullanımından öfkelenmişti.)
7. The team was enraged by the referee’s decision to disqualify their best player. (Hakemin en iyi oyuncularını diskalifiye etme kararı takımı öfkelendirdi.)
8. The public was enraged when the company raised their prices without warning. (Şirket, uyarı yapmadan fiyatlarını yükseltince halk öfkelendi.)
9. His constant lying has finally enraged his friends. (Sürekli yalan söylemesi arkadaşlarını sonunda öfkelendirdi.)
10. The residents were enraged by the government’s decision to build a highway through their neighborhood. (Hükümetin mahallelerinden bir otoyol yapma kararı sakinleri öfkelendirdi.)
11. The fans were enraged when their team lost the championship game. (Takımları şampiyonluk maçını kaybettiğinde hayranları öfkelendi.)
12. The student was enraged when she received a failing grade on her exam. (Sınavında başarısız not aldığında öğrenci öfkelenmişti.)
13. The mayor’s decision to close the park has enraged the community. (Belediye başkanının parkı kapatma kararı topluluğu öfkelendirdi.)
14. The company’s mistreatment of their employees has enraged the labor union. (Şirketin çalışanlarına kötü davranması işçi sendikasını öfkelendirdi.)
15. The coach was enraged by his team’s lack of effort during the game. (Antrenör, takımının oyunda yeterince çaba göstermemesinden öfkelendi.)
16. The politician’s proposal to cut education funding has enraged teachers and parents alike. (Eğitim fonlarını kesme önerisi öğretmenleri ve ebeveynleri de öfkelendirdi.)
17. The actor was enraged when he found out that his private photos had been leaked to the press. (Özel fotoğraflarının basına s

ızdırılması oyuncuyu öfkelendirdi.)
18. The residents were enraged when they learned that a factory was going to be built next to their homes. (Fabrikanın evlerinin yanına yapılacağını öğrenen sakinler öfkelendi.)

  1. The customers were enraged when they found out that their personal information had been compromised by a data breach. (Veri ihlali nedeniyle kişisel bilgilerinin tehlikeye girdiğini öğrenen müşteriler öfkelendi.)
  2. The player was enraged when the referee did not call a foul that he believed had been committed against him. (Hakemin kendisine karşı işlenen bir faulu çağırmaması oyuncuyu öfkelendirdi.)

  1. Patronum hata hakkında bilgi sahibi olduğunda tamamen öfkelenmişti.
  2. Müşteriler, aldıkları kötü hizmetten öfkelenmişlerdi.
  3. Politikacının göçmenlikle ilgili yorumları birçok insanı öfkelendirdi.
  4. İşçilerin haksız muamelesi sendikayı öfkelendirdi.
  5. O kadar öfkelenmişti ki telefonunu odanın karşısına fırlattı.
  6. Hayvan aktivistleri, sirkte hayvan kullanımından öfkelenmişti.
  7. Hakemin en iyi oyuncularını diskalifiye etme kararı takımı öfkelendirdi.
  8. Şirket, uyarı yapmadan fiyatlarını yükseltince halk öfkelendi.
  9. Sürekli yalan söylemesi arkadaşlarını sonunda öfkelendirdi.
  10. Hükümetin mahallelerinden bir otoyol yapma kararı sakinleri öfkelendirdi.
  11. Takımları şampiyonluk maçını kaybettiğinde hayranları öfkelendi.
  12. Sınavında başarısız not aldığında öğrenci öfkelenmişti.
  13. Belediye başkanının parkı kapatma kararı topluluğu öfkelendirdi.
  14. Şirketin çalışanlarına kötü davranması işçi sendikasını öfkelendirdi.
  15. Antrenör, takımının oyunda yeterince çaba göstermemesinden öfkelendi.
  16. Eğitim fonlarını kesme önerisi öğretmenleri ve ebeveynleri de öfkelendirdi.
  17. Özel fotoğraflarının basına sızdırılması oyuncuyu öfkelendirdi.
  18. Fabrikanın evlerinin yanına yapılacağını öğrenen sakinler öfkelendi.
  19. Veri ihlali nedeniyle kişisel bilgilerinin tehlikeye girdiğini öğrenen müşteriler öfkelendi.
  20. Hakemin kendisine karşı işlenen bir faulu çağırmaması oyuncuyu öfkelendirdi.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.