Enjoined İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enjoined İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Enjoined Anlamı:

Enjoined, bir şeyin yapılması veya yapılmaması için resmi olarak emredilen veya gerektirilen bir fiildir.

Örnek Cümleler:

1. The court enjoined the company from continuing to sell the faulty products. (Mahkeme, şirketi hatalı ürünleri satmaya devam etmekten men etti.)
2. The doctor enjoined the patient to get plenty of rest. (Doktor, hastaya bol bol dinlenmesini emretti.)
3. The judge enjoined the parties from discussing the case outside of the courtroom. (Hakim, tarafları mahkeme dışında davayı tartışmaktan men etti.)
4. The teacher enjoined the students to study harder for the upcoming exam. (Öğretmen, öğrencilerin yaklaşan sınav için daha çok çalışmalarını emretti.)
5. The law enjoins employers to provide a safe working environment for their employees. (Kanun, işverenlere çalışanlarına güvenli bir çalışma ortamı sağlamayı emreder.)
6. The company was enjoined to cease its discriminatory hiring practices. (Şirket, ayrımcı işe alma uygulamalarına son vermeye zorlandı.)
7. The court enjoined the landlord from evicting the tenant without proper notice. (Mahkeme, kiracıya uygun bildirim yapılmadan evden çıkarmakla tehdit eden ev sahibine karşı tedbir emri çıkardı.)
8. The city council enjoined residents to conserve water during the drought. (Belediye konseyi, kuraklık sırasında su tasarrufu yapmaları için sakinleri emretti.)
9. The court enjoined the parties to reach a settlement before the trial began. (Mahkeme, tarafları davayı başlamadan önce bir anlaşmaya varmaya zorladı.)
10. The company was enjoined to pay damages to the injured employee. (Şirket, yaralanan çalışana tazminat ödemeye zorlandı.)
11. The doctor enjoined the patient to take the medication as prescribed. (Doktor, hastaya ilacı reçete edildiği şekilde almasını emretti.)
12. The court enjoined the defendant from leaving the state while awaiting trial. (Mahkeme, yargılanmayı beklerken sanığın eyaleti terk etmesini önlemek için ted

    bir emri verdi.)

13. The government enjoined citizens to wear masks in public during the pandemic. (Hükümet, pandemi sırasında halka kamu alanlarında maske takmalarını emretti.)
14. The court enjoined the company from using the copyrighted material without permission. (Mahkeme, şirketin izinsiz olarak telif hakkı korunan materyali kullanmasını yasakladı.)
15. The coach enjoined the team to work harder in practice to improve their performance. (Antrenör, takımın performansını artırmak için antrenmanlarda daha çok çalışmalarını emretti.)
16. The judge enjoined the witness from discussing their testimony with anyone before the trial. (Hakim, tanığın duruşmadan önce ifadesini kimseyle tartışmamasını emretti.)
17. The company was enjoined to remove the hazardous waste from the site. (Şirket, tehlikeli atıkları yerden kaldırmaya zorlandı.)
18. The court enjoined the parties to submit their evidence by a certain deadline. (Mahkeme, tarafların belirli bir sürede delillerini sunmalarını emretti.)
19. The teacher enjoined the students to be respectful to one another in the classroom. (Öğretmen, öğrencilerin sınıfta birbirlerine saygılı olmalarını emretti.)
20. The court enjoined the landlord to make necessary repairs to the rental property. (Mahkeme, kiraya verilen mülkte gerekli onarımları yapması için ev sahibini zorladı.)
21. The government enjoined businesses to follow safety regulations to prevent workplace accidents. (Hükümet, iş kazalarını önlemek için işletmelerin güvenlik düzenlemelerini takip etmelerini emretti.)