Endear İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Endear
Endear, sevdirme, hoşa gitme anlamına gelir. Bir kişiye veya şeye sempati duyma veya onu sevme duygusu uyandırmak anlamında kullanılır.
Örnek cümleler:
- I find his sense of humor endearing. (Onun mizah anlayışını sevimli buluyorum.)
- The way she talks to her dog is so endearing. (Köpeğiyle konuşma biçimi çok sevimli.)
- His awkwardness only added to his endearment. (Beceriksizliği sadece sevimliğine katkıda bulundu.)
- The little girl’s smile was endearing. (Küçük kızın gülüşü sevimliydi.)
- He did everything he could to endear himself to her. (Ona kendini sevdirmek için elinden gelen her şeyi yaptı.)
- Her kindness and compassion made her very endearing. (Onun nezaketi ve şefkati onu çok sevimli yaptı.)
- I was immediately endeared to him when he offered to help. (Yardım etme teklifinde bulunduğunda hemen ona sempati duydum.)
- His silly jokes were endearing in their own way. (Kendi yolunda saçma şakaları sevimliydi.)
- She has a way of making everyone feel endeared to her. (Herkesi kendine sempati duymalarını sağlayacak bir yolu var.)
- The way he cared for his plants was very endearing. (Bitkilerine bakış şekli çok sevimliydi.)
- His shyness made him all the more endearing. (Utangaçlığı onu daha da sevimli kıldı.)
- Her genuine interest in others was very endearing. (Diğer insanlara olan gerçek ilgisi çok sevimliydi.)
- He had a way of endearing himself to strangers. (Yabancılara kendini sevdirme yolu vardı.)
- Her quirky personality was endearing to those who knew her. (Tuhaf kişiliği onu tanıyanlar için sevimliydi.)
- The puppy’s playful nature was very endearing. (Köpeğin oyunbaz doğası çok sevimliydi.)
- His love for his family was endearing. (Ailesine olan sevgisi sevimliydi.)
- Her contagious laugh was endearing. (Bulaşıcı kahkahası sevimliydi.)
- He always had a way of making people feel endeared to him. (Her zaman insanların kendisine sempati duymalarını sağlayacak bir yolu vardı.)
- Her dedication to her work was endearing. (İşine olan bağlılığı sevimliydi.)
- The old couple’s love for each other was endearing. (Yaşlı çiftin birbirlerine olan sevgisi sevimliydi.)
- The way he took care of his sick friend was very endearing. (Hasta arkadaşına bakma şekli çok sevimliydi.)
- Her honesty and authenticity made her very endearing. (Dürüstlüğü ve gerçekliği onu çok sevimli kıldı.)
- The child’s innocent curiosity was endearing. (Çocuğun masum merakı sevimliydi.)
- His humility and modesty made him very endearing. (Alçakgönüllülüğü ve mütevazılığı onu çok sevimli kıldı.)
- She had a way of making even the grumpiest people feel endeared to her. (En huysuz insanları bile kendine sempati duymalarını sağlayacak bir yolu vardı.)
- His generosity was endearing to everyone who knew him. (Cömertliği, onu tanıyan herkes için sevimliydi.)
- Her love for animals was very endearing. (Hayvanlara olan sevgisi çok sevimliydi.)
- The way he played with his young niece was endearing. (Küçük yeğeniyle oynama şekli sevimliydi.)
- Her determination to achieve her goals was endearing. (Hedeflerine ulaşmak için kararlılığı sevimliydi.)
- His gentle nature was very endearing. (Nazik doğası çok sevimliydi.)
Hemen Yorum Yaz