Empty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Empty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Empty İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Boş

1. The glass is empty. (Cam boş.)
2. The empty bottle fell off the table. (Boş şişe masadan düştü.)
3. I feel empty inside. (İçim boş hissediyorum.)
4. The parking lot was empty. (Otopark boştu.)
5. He gave me an empty promise. (Bana boş vaatler verdi.)
6. She stared at the empty page. (Boş sayfaya baktı.)
7. The empty classroom was silent. (Boş sınıf sessizdi.)
8. The empty feeling in my stomach is making me nauseous. (Midesindeki boşluk beni bulantılandırıyor.)
9. I need to buy some groceries, my fridge is empty. (Bazı alışveriş yapmam gerekiyor, buzdolabım boş.)
10. The empty chair at the dinner table made me sad. (Akşam yemeği masasındaki boş sandalye beni üzdü.)
11. He emptied the trash can and took it outside. (Çöp kutusunu boşalttı ve dışarıya götürdü.)
12. The empty street was eerie. (Boş sokak ürkütücüydü.)
13. I have an empty feeling in my heart since he left. (O ayrıldığından beri kalbimde boşluk var.)
14. The empty nest made her feel lonely. (Boş yuva onu yalnız hissettirdi.)
15. The empty bottle of wine on the counter was evidence of a good night. (Tezgahta duran boş şarap şişesi iyi bir geceye işaret ediyordu.)
16. The empty train station was deserted. (Boş tren istasyonu terkedilmişti.)
17. She emptied the bag of chips in one sitting. (Cips paketini tek seferde boşalttı.)
18. The empty playground was a sad sight. (Boş oyun parkı üzücü bir manzaraydı.)
19. The empty theater was creepy. (Boş tiyatro ürkütücüydü.)
20. He left the room with an empty expression on his face. (Yüzündeki boş ifadeyle odadan çıktı.)

21. I accidentally sent an empty email. (Tesadüfen boş bir e-posta gönderdim.)
22. The empty vase was waiting to be filled with fresh flowers. (Boş vazo taze çiçeklerle doldurulmayı bekliyordu.)
23. He felt empty-handed after losing the game. (Oyunu kaybettikten sonra eli boş hissetti.)
24. The empty conference room was set up for the meeting. (Boş toplantı odası, toplantı için hazırlandı.)
25. She emptied her savings account to pay for the trip. (Gezisi için tasarruf hesabını boşalttı.)
26. The empty shelves at the store were a result of panic buying. (Mağazadaki boş raflar panik alışverişinin bir sonucuydu.)
27. The empty glass was placed on the coaster. (Boş bardak altlığa konuldu.)
28. He stared into the empty space. (Boşluğa bakarak düşündü.)
29. The empty office building was eerie at night. (Geceleyin boş ofis binası ürkütücüydü.)
30. The empty message on the phone made her worried. (Telefondaki boş mesaj onu endişelendirdi.)