Embroidery İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Embroidery Nedir?
Embroidery, kumaş, deri veya diğer malzemelerin üzerine iğne ve iplik kullanarak çeşitli desenler veya süslemeler yapma sanatıdır.
Örnek cümleler:
- Embroidery is a popular hobby for many people who enjoy creating beautiful designs on fabrics. (Embroidery, güzel desenler oluşturmayı seven birçok insan için popüler bir hobi.)
- My grandmother taught me how to do embroidery when I was a child. (Büyükannem, çocukken bana nasıl embroidery yapacağımı öğretti.)
- She spent hours working on the intricate embroidery design on her wedding dress. (Düğün elbisesindeki karmaşık embroidery deseni üzerinde saatlerce çalıştı.)
- The traditional clothing of that culture is often adorned with beautiful embroidery. (O kültürün geleneksel giysileri genellikle güzel embroidery ile süslenir.)
- She was so proud of the embroidery she had done on the tablecloth. (Masa örtüsüne yaptığı embroidery‘den o kadar gurur duyuyordu.)
- The intricate embroidery on the cushion was a testament to the skill of the craftsman who made it. (Yastıktaki karmaşık embroidery, yapana zanaatkarın yeteneğinin bir kanıtıydı.)
- She was inspired to learn embroidery after seeing the beautiful work of a friend. (Arkadaşının güzel çalışmalarını görünce embroidery öğrenmeye heveslendi.)
- The embroidery on the jacket was so intricate, it must have taken hours to complete. (Ceketteki embroidery o kadar karmaşıktı ki tamamlanması saatler almış olmalı.)
- The delicate embroidery on the lace handkerchief was stunning. (Dantelli mendildeki zarif embroidery şaşırtıcıydı.)
- She loved to create her own embroidery designs and would often spend hours sketching them out. (Kendi embroidery desenlerini oluşturmayı seviyordu ve sık sık saatlerce çizim yapardı.)
- She decided to add some embroidery to the collar of her blouse to give it a unique touch. (Bluzunun yaka kısmına biraz embroidery eklemeye karar verdi ve ona benzersiz bir dokunuş kattı.)
- The intricate embroidery on the wedding veil was breathtaking. (Düğün duvağındaki karmaşık embroidery
nefes kesiciydi.)
13. She had a talent for embroidery and would often make gifts for her friends and family. (Embroidery konusunda yeteneği vardı ve sık sık arkadaşlarına ve ailesine hediye yapardı.)
- The intricate embroidery on the curtains added a touch of elegance to the room. (Perdelerdeki karmaşık embroidery, odaya bir dokunuşluk şıklık kattı.)
- She had to be very careful when doing the embroidery on the delicate silk fabric. (Hassas ipek kumaşta embroidery yaparken çok dikkatli olması gerekiyordu.)
- The intricate embroidery on the traditional wedding gown was stunning. (Geleneksel düğün elbisesindeki karmaşık embroidery şaşırtıcıydı.)
- She had a collection of embroidery thread in every color of the rainbow. (Gökkuşağının her renginde embroidery ipliği koleksiyonu vardı.)
- The embroidery on the pillowcase was so intricate, it looked like a work of art. (Yastık kılıfındaki embroidery o kadar karmaşıktı ki bir sanat eseri gibi görünüyordu.)
- She decided to personalize the gift by adding some embroidery with the recipient’s initials. (Hediye alıcının baş harflerini ekleyerek biraz embroidery yapmaya karar verdi.)
- The intricate embroidery on the vintage handkerchief was a testament to the skill of the artisan who made it. (Antika mendildeki karmaşık embroidery, yapana zanaatkarın yeteneğinin bir kanıtıydı.)
Hemen Yorum Yaz