Embittered İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Embittered İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Embittered

Embittered, insanların içinde bulunduğu durum veya hayatın kendisi nedeniyle acı veya öfke dolu hissettiği anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. After years of being passed over for promotions, she became embittered and quit her job. (Yıllar boyunca terfilerden mahrum bırakıldıktan sonra, acıyla dolandı ve işinden istifa etti.)
  2. The embittered man lashed out at anyone who tried to help him. (Embittered adam, ona yardım etmeye çalışan herkese saldırdı.)
  3. Her divorce left her embittered and distrustful of men. (Boşanması onu acı dolu ve erkeklere güvensiz bıraktı.)
  4. He grew increasingly embittered as he watched his rival’s success. (Rakibinin başarısını izlerken giderek daha çok acı çekti.)
  5. She couldn’t hide the embittered tone in her voice when she talked about her former boss. (Eski patronu hakkında konuşurken ses tonundaki acıyı gizleyemedi.)
  6. The embittered employee wrote a scathing resignation letter. (Embittered çalışan, sert bir istifa mektubu yazdı.)
  7. His failure to win the election left him embittered and disillusioned. (Seçimleri kazanamama onu acı dolu ve hayal kırıklığına uğratmıştı.)
  8. She was embittered by the way her colleagues treated her. (Meslektaşlarının ona davranışlarından dolayı acı duydu.)
  9. The embittered widow refused to attend her husband’s funeral. (Acılı dul, kocasının cenazesine gitmeyi reddetti.)
  10. He became embittered after being betrayed by his closest friend. (En yakın arkadaşı tarafından ihanete uğradıktan sonra acı çekmeye başladı.)
  11. The embittered veteran struggled to readjust to civilian life. (Embittered asker, sivil hayata yeniden adapte olmakta zorlandı.)
  12. Her parents’ constant criticism had left her embittered and resentful. (Ebeveynlerinin sürekli eleştirileri onu acı ve kızgın bıraktı.)
  13. He was embittered by the injustice he had witnessed. (Tanık olduğu haksızlıktan dolayı acı çekti.)
  14. The embittered athlete retired after a string of losses. (Embittered sporcu, ardı ardına aldığı yenilgilerden sonra emekli oldu.)
  15. She tried to hide her embittered feelings behind a mask of indifference. (Embittered hislerini umursamazlık maskesi arkasına saklamaya çalıştı.)
  16. His embittered attitude made it difficult for him to make friends. (Acı dolu tavırları, arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
  17. The embittered customer demanded a refund after receiving poor service. (Kötü hizmet aldıktan sonra acı çeken müşteri, geri ödeme talep etti
  1. The embittered artist struggled to find inspiration after facing rejection from art galleries. (Sanat galerilerinden reddedilmesi sonrasında, acı dolu sanatçı ilham bulmakta zorlandı.)
  2. His embittered remarks caused tension in the workplace. (Acı dolu açıklamaları, iş yerinde gerilime neden oldu.)
  3. The embittered prisoner refused to participate in any rehabilitation programs. (Rehabilitasyon programlarına katılmayı reddeden acılı mahkum.)

(Türkçe karşılıklar cümlelerin hemen yanında yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.