Embarrassment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Embarrassment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Embarrassment Nedir?

Embarrassment, utanç veya mahcubiyet duygusu olarak tanımlanabilir. Bu duygu, bir kişinin kendini bir durumda rahatsız veya rahatsız hissettiği zaman ortaya çıkar. Bu durumlar, kişinin kendine güveninin azalmasına veya toplum içinde utanç verici bir duruma düşmesine neden olabilir.

Örnek Cümleler:

  1. I felt a deep sense of embarrassment when I tripped and fell in front of everyone. (Herkesin önünde tökezleyip düştüğümde derin bir utanç hissettim.)
  2. She couldn’t bear the embarrassment of forgetting her boss’s name. (Patronunun adını unutmanın utanç verici hissini taşıyamadı.)
  3. He turned red with embarrassment when he realized he had been singing loudly in public. (Halkın içinde yüksek sesle şarkı söylediğini fark edince utançtan kızardı.)
  4. Sarah was overwhelmed with embarrassment when her parents started arguing in front of her friends. (Sarah, arkadaşlarının önünde ebeveynleri tartışmaya başladığında utançtan ezildi.)
  5. His blatant lie caused a great deal of embarrassment for everyone involved. (Açık yalanı, herkesi mahcup etti.)
  6. She couldn’t help but feel a sense of embarrassment when she showed up to the party in the wrong dress. (Yanlış elbiseyle partiye geldiğinde utanç hissetmemek için kendini zor tutamadı.)
  7. He tried to hide his embarrassment by laughing it off, but everyone could tell he was deeply embarrassed. (Gülerek utanç hissini gizlemeye çalıştı ama herkes derin bir utanç içinde olduğunu fark etti.)
  8. The teacher’s public scolding caused a lot of embarrassment for the student. (Öğretmenin açıkça azarlaması, öğrenci için büyük bir mahcubiyet yarattı.)
  9. She felt a twinge of embarrassment when she realized she had mispronounced her colleague’s name. (İş arkadaşının adını yanlış telaffuz ettiğini fark ettiğinde biraz mahcup hissetti.)
  10. His inability to speak the local language caused him a great deal of embarrassment. (Yerel dil konuşamaması, ona büyük bir utanç verdi.)
  11. I was filled with embarrassment when I accidentally sent a text meant for my friend to my boss. (İş arkadaşım için yazdığım bir mesajı yanlışlıkla patronuma gönderince utanç içinde kaldım.)
  12. The bride’s dress ripped in front of the guests, causing her a great deal of embarrassment. (Gelinin elbisesi konukların önünde yırtıldı, ona büyük bir utanç verdi.)
  13. He couldn’t bear the embarrassment of being the only one who didn’t know the answer to the question. (Sorunun cevabını bilmeyen tek kişi olmanın utanç verici hissini taşıyamadı.)
  14. The politician’s scandal caused a great deal of embarrassment for his party. (

Politikacının skandalı, partisi için büyük bir mahcubiyet yarattı.)
15. Her parents’ overenthusiastic behavior caused her a lot of embarrassment in front of her friends. (Ebeveynlerinin aşırı coşkulu davranışı, arkadaşlarının önünde ona çok utanç verdi.)

  1. The public speaker’s nervousness caused her to stammer and blush with embarrassment. (Halka açık konuşmacının gerginliği, onun mırıldanmasına ve utançtan kızarmasına neden oldu.)
  2. He couldn’t help but feel a sense of embarrassment when he realized he had been talking to the wrong person all along. (Tüm zaman boyunca yanlış kişiyle konuştuğunu fark edince utanç hissetmemek için kendini zor tutamadı.)
  3. The actor’s wardrobe malfunction caused him a great deal of embarrassment on stage. (Oyuncunun gardırop hatası sahnede büyük bir utanç yaşamasına neden oldu.)
  4. The new employee’s lack of knowledge caused her a great deal of embarrassment in front of her colleagues. (Yeni çalışanın bilgi eksikliği, meslektaşları önünde ona büyük bir utanç verdi.)
  5. The team’s loss caused a great deal of embarrassment for their coach. (Takımın kaybetmesi, antrenörleri için büyük bir utanç yarattı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.