Elicit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Elicit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Elicit İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: elde etmek, çıkarmak, ortaya çıkarmak

1. The journalist tried to elicit information from the reluctant witness. (Gazeteci isteksiz şahıstan bilgi elde etmeye çalıştı.)
2. The teacher used a variety of techniques to elicit responses from the students. (Öğretmen öğrencilerden cevaplar elde etmek için çeşitli teknikler kullandı.)
3. The study aimed to elicit reactions from the participants. (Çalışma, katılımcılardan tepkiler elde etmeyi amaçladı.)
4. The artist tried to elicit emotions through his paintings. (Sanatçı, resimleri aracılığıyla duyguları ortaya çıkarmaya çalıştı.)
5. The therapist used specific questions to elicit memories from the patient. (Terapist, hastadan hatıralar çıkarmak için belirli sorular sordu.)
6. The lawyer’s questions were designed to elicit a confession from the suspect. (Avukatın soruları, şüpheliden bir itiraf elde etmek için tasarlandı.)
7. The poll was conducted to elicit opinions from the public. (Anket, halktan görüşlerini ortaya çıkarmak için yapıldı.)
8. The experiment was designed to elicit a response from the test subjects. (Deney, test konularından bir tepki elde etmek için tasarlandı.)
9. The comedian’s jokes were intended to elicit laughter from the audience. (Komedyenin şakaları, izleyicilerden kahkaha çıkarmak için tasarlanmıştı.)
10. The teacher used a picture to elicit vocabulary from the students. (Öğretmen, öğrencilerden kelime dağarcığı çıkarmak için bir resim kullandı.)
11. The researcher hoped to elicit new ideas from the focus group. (Araştırmacı, odak gruplarından yeni fikirler ortaya çıkarmayı umdu.)
12. The athlete’s performance elicited cheers from the crowd. (Sporcu performansıyla kalabalıktan alkış topladı.)
13. The politician’s speech elicited a strong reaction from the audience. (Politikacının konuşması, izleyicilerden güçlü bir tepki aldı.)
14. The detective’s questioning elicited a confession from the suspect. (Dedektifin sorgulaması, şüpheliden bir itiraf elde etti.)
15. The song’s lyrics elicited strong emotions from the listeners. (Şarkının sözleri, dinleyicilerden güçlü duygular çıkardı.)
16. The advertisement was designed to elicit interest in the new product. (Reklam, yeni ürüne ilgi uyandırmak için tasarlandı.)
17. The scientist used an experiment to elicit a reaction from the chemicals. (Bilim adamı, kimyasallardan bir tepki elde etmek için bir deney kullandı.)
18. The novel’s plot elicited suspense and intrigue from the readers. (Romanın hikayesi, okuyuc

ülerde gerilim ve merak uyandırdı.)
19. The interviewer tried to elicit personal information from the celebrity. (Röportajcı, ünlüden kişisel bilgiler elde etmeye çalıştı.)

20. The coach’s motivational speech elicited a sense of determination in the team. (Antrenörün motivasyon konuşması, takımda kararlılık hissi uyandırdı.)