Effete İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Effete İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Effete

Effete kelimesi “zayıf, yorgun, güçsüz, tükenmiş” anlamlarına gelir. Bu kelime genellikle insanlar ve fikirlerle ilgili olarak kullanılır.

1. His effete body could no longer keep up with the demands of his job. (Onun zayıf bedeni artık işinin taleplerine yetişemiyordu.)
2. The effete leader failed to inspire the team. (Zayıf lider takımı motive edemedi.)
3. The once-great empire was now effete and unable to defend itself. (Bir zamanlar büyük olan imparatorluk artık zayıf ve kendini savunamaz hale gelmişti.)
4. The effete argument lacked substance. (Zayıf argüman, içerikten yoksundu.)
5. After years of decadence, the once-vibrant city had become effete. (Yıllarca dekadansın ardından, bir zamanlar canlı olan şehir zayıflamıştı.)
6. His effete demeanor made it clear he was not cut out for the tough job. (Zayıf tavrı, sert iş için uygun olmadığını açıkça ortaya koydu.)
7. The effete performance was a disappointment to the audience. (Zayıf performans, seyirciler için hayal kırıklığıydı.)
8. The effete attempt at humor fell flat. (Zayıf mizah denemesi başarısız oldu.)
9. The effete company culture led to a lack of innovation. (Zayıf şirket kültürü, yenilik eksikliğine neden oldu.)
10. The effete law was easily circumvented by those with power. (Zayıf kanun, güçlüler tarafından kolayca çiğneniyordu.)
11. The effete book failed to capture the readers’ attention. (Zayıf kitap, okuyucuların ilgisini çekemedi.)
12. The effete politician was unable to make tough decisions. (Zayıf siyasetçi, sert kararlar almada başarısız oldu.)
13. The effete army was no match for the well-trained enemy. (Zayıf ordu, iyi eğitilmiş düşmana karşı mücadele edemedi.)
14. The effete music lacked the passion of earlier works. (Zayıf müzik, önceki eserlerin tutkusundan yoksundu.)
15. The effete businessman was unable to adapt to the changing market. (Zayıf iş adamı, değişen piyasaya uyum sağlayamadı.)
16. The effete painting failed to evoke any emotion in the viewers. (Zayıf tablo, izleyicilerde hiçbir duygu uyandıramadı.)
17. The effete speech was quickly forgotten by the audience. (Zayıf konuşma, seyirciler tarafından hızlıca unutuldu.)
18. The effete athlete was no longer competitive at the professional level. (Zayıf sporcu, profesyonel seviyede artık rekabetçi değildi.)
19. The effete education system was unable

to prepare students for the challenges of the real world. (Zayıf eğitim sistemi, öğrencileri gerçek dünyanın zorluklarına hazırlayamadı.)
20. The effete product lacked the quality that customers expected. (Zayıf ürün, müşterilerin beklediği kaliteyi taşımadı.)