Edge Away İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Edge Away İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Edge Away

Edge away kelimesi Türkçe’de “uzaklaşmak, kenara çekilmek” anlamına gelir.

1. She edged away from the snake. (Yılandan uzaklaştı.)
2. He tried to edge away from the conversation. (Konuşmadan kenara çekilmeye çalıştı.)
3. The cat edged away from the dog. (Kedi köpekten uzaklaştı.)
4. I could see him edging away from the group. (Onu grubun kenarına çekilirken görebiliyordum.)
5. The crowd began to edge away as the police arrived. (Polisler geldiğinde kalabalık kenara çekilmeye başladı.)
6. She edged away from the edge of the cliff. (Uçurumun kenarından uzaklaştı.)
7. He edged away from the car as it started to roll backwards. (Araba geriye doğru hareket etmeye başlayınca kenara doğru çekildi.)
8. The dog edged away from the loud noise. (Gürültüden uzaklaşan köpek.)
9. She edged away from the argument, not wanting to get involved. (Tartışmadan uzaklaştı, dahil olmak istemiyordu.)
10. The boat edged away from the shore. (Tekne kıyıdan uzaklaştı.)
11. He edged away from the dangerous situation. (Tehlikeli durumdan uzaklaştı.)
12. The horse edged away from the scary object. (Korkunç nesneden uzaklaşan at.)
13. She edged away from the water as the waves got bigger. (Dalgalar büyüdükçe sudan uzaklaştı.)
14. He edged away from the spotlight, not wanting the attention. (Işıktan uzaklaştı, ilgi istemiyordu.)
15. The cat edged away from the vacuum cleaner. (Elektrik süpürgesinden uzaklaşan kedi.)
16. She edged away from the fire as it got too hot. (Ateş fazla sıcak olunca ondan uzaklaştı.)
17. The child edged away from the scary clown. (Korkunç palyaçodan uzaklaşan çocuk.)
18. He edged away from the door as he heard the angry voices. (Kızgın sesleri duyduğunda kapıdan uzaklaştı.)
19. The bird edged away from the approaching car. (Yaklaşan arabadan uzaklaşan kuş.)
20. She edged away from the stranger who was acting strange. (Tuhaf davranan yabancıdan uzaklaştı.)

Edge Away

(devam)

21. The cat slowly edged away from the mouse, waiting for the right moment to pounce. (Kedi, doğru anı bekleyerek fareye yavaşça yaklaştı.)
22. He edged away from the podium, feeling nervous about giving a speech. (Kürsüden uzaklaştı, konuşma yapmaktan dolayı gergin hissediyordu.)
23. The climbers edged away from the icy slope, knowing it was too dangerous to continue. (Tırmanıcılar buzlu yamacın kenarından uzaklaştılar, devam etmenin çok tehlikeli olduğunu biliyorlardı.)
24. She edged away from the group of strangers, feeling uncomfortable. (Yabancıların olduğu gruptan uzaklaştı, rahatsız hissediyordu.)
25. The football player edged away from the opposing team’s defender, trying to get open for a pass. (Futbolcu, karşı takımın savunmacısından uzaklaştı, pas için açık kalmaya çalıştı.)
26. He edged away from the dangerous cliff edge, feeling a sense of vertigo. (Tehlikeli uçurum kenarından uzaklaştı, baş dönmesi hissi duydu.)
27. The cars on the freeway edged away from the accident scene, causing a major traffic jam. (Olay yerinden uzaklaşan otoyoldaki arabalar büyük bir trafik sıkışıklığına neden oldu.)
28. She edged away from the spider crawling up her leg, feeling a sense of disgust. (Bacağına tırmanan örümden uzaklaştı, tiksinme hissi duydu.)
29. The swimmer edged away from the school of fish, not wanting to disturb their natural habitat. (Balık sürüsünden uzaklaşan yüzücü, doğal yaşam alanlarını bozmak istemiyordu.)
30. He edged away from the barking dog, not knowing if it was friendly or aggressive. (Havlayan köpekten uzaklaştı, dostça mı yoksa saldırgan mı olduğunu bilmiyordu.)