Eat İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Eat İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Eat İle İlgili Cümleler

Anlamı: “Eat”, yemek yemek veya bir şeyi tüketmek anlamına gelen bir fiildir.

1. Can you eat spicy food? (Acılı yemek yiyebilir misin?)
2. She always eats breakfast at home. (O, her zaman evde kahvaltı yapar.)
3. He eats a lot of fruit every day. (O, her gün çok fazla meyve yer.)
4. We’re going to eat dinner at a new restaurant tonight. (Bu akşam yeni bir restoranda akşam yemeği yiyeceğiz.)
5. My sister never eats meat. (Kız kardeşim hiç et yemez.)
6. He ate the whole pizza by himself. (O, bütün pizzayı tek başına yedi.)
7. They are eating ice cream in the park. (Onlar parkta dondurma yiyorlar.)
8. She can’t eat gluten because she has celiac disease. (O, çölyak hastalığı olduğu için gluten yiyemez.)
9. I usually eat lunch at my desk. (Ben genellikle işyerimde öğle yemeği yerim.)
10. He didn’t eat anything for breakfast. (O, kahvaltı için hiçbir şey yemedi.)
11. She’s trying to eat more vegetables. (O, daha fazla sebze yemeye çalışıyor.)
12. Let’s eat out tonight. (Bu akşam dışarıda yemek yiyelim.)
13. They are eating sandwiches for lunch. (Onlar öğle yemeği için sandviç yiyorlar.)
14. I don’t like to eat alone. (Ben yalnız yemek yemeyi sevmem.)
15. She ate a whole bag of chips while watching TV. (O, televizyon izlerken bütün cips poşetini yedi.)
16. He’s always eating junk food. (O, her zaman abur cubur yiyor.)
17. They ate sushi for the first time last night. (Dün gece ilk defa sushi yediler.)
18. She ate too much and felt sick. (O, çok fazla yedi ve hasta hissetti.)
19. We should eat before we go to the movie. (Filme gitmeden önce yemek yemeliyiz.)
20. He eats a lot of protein to build muscle. (O, kas yapmak için çok fazla protein tüketiyor.)

21. She ate a light salad for lunch. (O, öğle yemeği için hafif bir salata yedi.)
22. He’s not hungry, so he won’t eat anything. (O, aç değil, o yüzden bir şey yemeyecek.)
23. They always eat dinner together as a family. (Onlar her zaman ailece akşam yemeği yerler.)
24. I don’t have time to eat breakfast in the morning. (Sabahları kahvaltı yapacak zamanım yok.)
25. She loves to eat spicy food. (O, acılı yemek yemeyi çok sever.)
26. He’s on a diet, so he can’t eat any sweets. (O, diyet yapıyor, o yüzden tatlı yiyemez.)
27. They ate so much at the buffet that they couldn’t move. (Onlar büfede çok fazla yediler ve hareket edemediler.)
28. I usually eat a sandwich for lunch at work. (Ben genellikle işyerinde öğle yemeği için bir sandviç yerim.)
29. She’s trying to eat healthier by cutting out processed foods. (O, işlenmiş gıdaları keserek daha sağlıklı beslenmeye çalışıyor.)
30. He always eats the same thing for breakfast every day. (O, her gün kahvaltı için aynı şeyi yer.)