Drip İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Drip İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Drip Nedir?


Drip kelimesi Türkçe dilinde “damlama” veya “damlatma” anlamına gelmektedir. Bu kelime birçok farklı alanda kullanılmaktadır, özellikle su veya sıvıların azar azar ve yavaş yavaş akmalarını ifade etmek için kullanılır. İngilizce’de ise “drip” kelimesi sıvıların azar azar damlaması veya akmaları anlamında kullanılır.

  1. I heard the sound of a drip coming from the faucet. (Muslukta damla sesi geldiğini duydum.)
  2. The IV drip is set to administer medication slowly over several hours. (IV damar yoluna bağlı infüzyon cihazı, ilacın birkaç saat boyunca yavaş yavaş verilmesi için ayarlanmıştır.)
  3. The drip irrigation system is an efficient way to water crops. (Damlama sulama sistemi, tarım ürünlerinin sulanması için verimli bir yoldur.)
  4. She felt a drip of sweat roll down her forehead. (Alnından ter damlası aktığını hissetti.)
  5. The constant drip of the rain was soothing to listen to. (Sürekli damlayan yağmur sesi dinlendiriciydi.)
  6. He put a drip of oil on the rusty hinge to make it move more smoothly. (Paslanmış menteşeye daha rahat hareket etmesi için bir damla yağ koydu.)
  7. The slow drip of the coffee was tantalizing as I waited for it to finish brewing. (Kahvenin yavaş yavaş damlaması beklerken sabırsızlandım.)
  8. The IV drip was a lifeline for the patient in the hospital. (Hastanede IV damar yoluna bağlı infüzyon cihazı, hastanın hayat çizgisiydi.)
  9. The leaky faucet was driving me crazy with its constant drip. (Sürekli damlayan musluk beni deli ediyordu.)
  10. The drip of blood from the cut on her finger was quickly staunched with a bandage. (Parmak kesildiğinde akan kan hızlıca bandajla durduruldu.)
  11. He added a drip of food coloring to the mixture to give it a fun color. (Karışıma eğlenceli bir renk vermek için bir damla gıda boyası ekledi.)
  12. The slow drip of the water in the fountain created a peaceful ambiance in the garden. (Çeşmedeki yavaş akan su, bahçede huzurlu bir atmosfer yarattı.)
  13. The IV drip was adjusted to increase the patient’s fluid intake. (Hastanın sıvı alımını artırmak için IV damar yoluna bağlı infüzyon cihazı ayarlandı.)
  14. The drip of honey from the jar was slow but steady. (Kavanozdaki balın akışı yavaş ama düzenliydi.)
  15. She felt a drip of rain hit her face as she walked outside. (Dışarı çıktığında yüzüne bir damla yağmur düştüğ
  1. The sound of the drip from the air conditioner was keeping me awake all night. (Klimanın damlama sesi tüm gece beni uykusuz bıraktı.)
  2. The artist carefully added a drip of paint to the canvas to create texture. (Sanatçı tuvale dokular oluşturmak için dikkatlice bir damla boya ekledi.)
  3. The nurse adjusted the IV drip to ensure the medication was being administered properly. (Hemşire, ilacın doğru şekilde verildiğinden emin olmak için IV damar yoluna bağlı infüzyon cihazını ayarladı.)
  4. The drip from the ceiling was a sign that there was a leak in the roof. (Tavandaki damla, çatıda bir sızıntı olduğunun işaretiydi.)
  5. She added a drip of vanilla extract to the batter to enhance the flavor. (Lezzeti artırmak için hamura bir damla vanilya özü ekledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.