Dreamily İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Dreamily
Dreamily, Türkçe anlamıyla “rüya gibi” anlamına gelir. Aşağıda, “dreamily” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle bulunmaktadır:
- She stared dreamily out the window, lost in thought. (O rüyada gibi pencereden dışarı bakarak, düşüncelere daldı.)
- The couple walked dreamily along the beach, hand in hand. (Çift, el ele tutuşarak rüya gibi plajda yürüdü.)
- The painting was rendered dreamily, with soft lines and muted colors. (Tablo, yumuşak hatları ve soluk renkleriyle rüya gibi yapılmıştı.)
- She danced dreamily, lost in the music. (O müziğe kaptırdığı için rüya gibi dans etti.)
- The landscape was bathed in a dreamily soft light. (Manzara, rüya gibi yumuşak bir ışıkla banyo yapmıştı.)
- She looked dreamily at the stars, contemplating the vastness of the universe. (O, evrenin genişliğini düşünerek yıldızlara rüyada gibi bakıyordu.)
- The melody of the song floated dreamily through the air. (Şarkının melodisi rüya gibi havada süzülüyordu.)
- The mist settled dreamily over the fields, creating an eerie atmosphere. (Sis rüya gibi tarlalara yerleşerek ürkütücü bir atmosfer yarattı.)
- He gazed dreamily at the old photograph, lost in memories of his youth. (O, gençliğine dair hatıralara kaptırarak eski fotoğrafa rüya gibi baktı.)
- The book was written in a dreamily poetic style. (Kitap, rüya gibi şiirsel bir tarzda yazılmıştı.)
- The sound of the waves crashing against the shore was dreamily soothing. (Dalga sesleri, kıyıya vururken rüya gibi huzur vericiydi.)
- The movie was shot dreamily, with soft lighting and beautiful cinematography. (Film, yumuşak ışıklandırma ve güzel sinematografiyle rüya gibi çekilmişti.)
- The garden was filled with dreamily fragrant flowers. (Bahçe, rüya gibi hoş kokulu çiçeklerle doluydu.)
- She smiled dreamily, lost in a happy memory. (O mutlu bir hatıraya kaptırdığı için rüya gibi gülümsedi.)
- The clouds drifted dreamily across the sky, like cotton candy. (Bulutlar, pamuk şekeri gibi rüya gibi gökyüzünde süzüldü.)
- The dress flowed dreamily around her as she twirled on the dance floor. (Elbise, dans pistinde dönmesiyle rüya gibi akıyordu.)
- The scent of the bakery was dreamily delicious. (Fırının kokusu rüya gibi lezzetliydi.)
- The painting captured the dreamily surreal essence of the landscape. (Tablo, manz
- The music swelled dreamily, filling the room with a sense of wonder. (Müzik, rüya gibi şişerek odayı hayranlıkla doldurdu.)
- The sun set dreamily over the horizon, painting the sky in shades of pink and orange. (Güneş, rüya gibi ufukta battı ve gökyüzünü pembe ve turuncu tonlarında boyadı.)
Türkçe karşılıkları:
- rüyada gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüyada gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüyada gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
- rüya gibi
Hemen Yorum Yaz