Dreadfully İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dreadfully İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

DREADFULLY

Dreadfully kelimesi korkunç, dehşet verici, çok kötü anlamlarına gelmektedir. Aşağıda dreadfully kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle yer almaktadır:

1. The weather was dreadfully hot last summer. (Geçen yaz hava korkunç derecede sıcaktı.)
2. The news of her father’s death hit her dreadfully. (Babasının ölüm haberi onu dehşete düşürdü.)
3. The food at the restaurant was dreadfully bland. (Restorandaki yemekler çok kötüydü.)
4. The movie we watched last night was dreadfully boring. (Dün gece izlediğimiz film çok sıkıcıydı.)
5. The traffic was dreadfully slow during rush hour. (Trafik yoğunluğunda çok yavaştı.)
6. I’m dreadfully sorry for what I said earlier. (Daha önce söylediklerim için çok üzgünüm.)
7. The pain in her knee was dreadfully intense. (Dizindeki ağrı korkunç derecede şiddetliydi.)
8. The students performed dreadfully on the test. (Öğrenciler sınava korkunç derecede kötü bir performans sergilediler.)
9. The hotel we stayed at had dreadfully uncomfortable beds. (Kaldığımız otelde yataklar çok rahatsız ediciydi.)
10. The house was dreadfully dirty and in need of a good cleaning. (Ev çok kirliydi ve iyi bir temizliğe ihtiyacı vardı.)
11. The smell coming from the garbage was dreadfully unpleasant. (Çöpten gelen koku çok kötüydü.)
12. The news of the company’s bankruptcy was dreadfully shocking. (Şirketin iflas haberi çok şok ediciydi.)
13. The singer’s performance was dreadfully off-key. (Şarkıcının performansı korkunç derecede uyumsuzdu.)
14. The baby cried dreadfully throughout the night. (Bebek bütün gece boyunca korkunç derecede ağladı.)
15. The pain in his tooth was dreadfully excruciating. (Dişindeki ağrı korkunç derecede acı vericiydi.)
16. The service at the restaurant was dreadfully slow and inattentive. (Restorandaki hizmet çok yavaş ve dikkatsizdi.)
17. The book was dreadfully long and difficult to read. (Kitap çok uzun ve okuması zordu.)
18. The smell of the mold in the basement was dreadfully musty. (Bodrumdaki küf kokusu çok kötüydü.)
19. The actress’s performance in the play was dreadfully wooden. (Oyuncunun oyunundaki performansı korkunç derecede yapaydı.)
20. The storm outside was dreadfully loud and terrifying. (Dışarıdaki fırtına çok yüksek ve korkunçtu.)

21. The smell of the rotting garbage was dreadfully nauseating. (Çürüyen çöp kokusu korkunç derecede mide bulandırıcıydı.)
22. The accident on the highway was dreadfully tragic. (Otoyoldaki kaza korkunç derecede trajikti.)
23. The party we attended was dreadfully boring and uneventful. (Katıldığımız parti çok sıkıcı ve olay yaratmayan biriydi.)
24. The politician’s actions were dreadfully unethical. (Politikacının eylemleri korkunç derecede etik değildi.)
25. The odor coming from the sewer was dreadfully putrid. (Lavabodan gelen koku korkunç derecede kötüydü.)
26. The team played dreadfully and lost the game. (Takım korkunç derecede kötü oynadı ve maçı kaybetti.)
27. The news of the earthquake was dreadfully frightening. (Deprem haberleri korkunç derecede korkutucuydu.)
28. The food poisoning from the restaurant was dreadfully severe. (Restorandan gelen gıda zehirlenmesi korkunç derecede şiddetliydi.)
29. The smell of the burning building was dreadfully acrid. (Yanan binadan gelen koku korkunç derecede keskindi.)
30. The storm caused dreadfully destructive damage to the town. (Fırtına şehre korkunç derecede yıkıcı hasar verdi.)