Dowdy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dowdy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dowdy (Türkçe anlamı: Pasaklı, kaba)

  1. She always wears dowdy clothes to work. (O, işe her zaman pasaklı kıyafetlerle gelir.)
  2. The dowdy furniture in the room looked outdated. (Odadaki kaba mobilyalar eski görünüyordu.)
  3. He was shocked when he saw his dowdy reflection in the mirror. (Aynada kendi pasaklı yansımasını gördüğünde şok oldu.)
  4. Her dowdy appearance didn’t match her sophisticated personality. (Onun pasaklı görünümü sofistike kişiliğiyle uyuşmuyordu.)
  5. The dowdy apartment was in desperate need of a renovation. (Pasaklı daire acil olarak yenilenmeye ihtiyaç duyuyordu.)
  6. She refused to wear the dowdy dress her mother had picked out for her. (Annesinin seçtiği kabarık elbiseyi giymeyi reddetti.)
  7. His dowdy demeanor made him seem unapproachable. (Onun kaba tavrı, yaklaşılamaz görünmesine neden oldu.)
  8. The dowdy office space needed a woman’s touch to make it more inviting. (Pasaklı ofis alanı, daha davetkar hale getirmek için bir kadının dokunuşuna ihtiyaç duyuyordu.)
  9. Her dowdy hairdo made her look much older than she actually was. (Onun pasaklı saç stili, aslında olduğundan daha yaşlı görünmesine neden oldu.)
  10. The dowdy decor in the restaurant didn’t match the high-end cuisine. (Restorandaki kaba dekor, yüksek kaliteli yemeklerle uyuşmuyordu.)
  11. She always felt dowdy when she didn’t have time to put on makeup. (Makyaj yapmaya zamanı olmadığında her zaman pasaklı hissederdi.)
  12. His dowdy handwriting was difficult to read. (Onun kaba el yazısı okumak zordu.)
  13. The dowdy curtains in the living room were in dire need of replacement. (Oturma odasındaki kaba perdeler, acil olarak değiştirilmeliydi.)
  14. Her dowdy personality made her unappealing to potential suitors. (Onun pasaklı kişiliği, potansiyel hayranlarını çekici yapmadı.)
  15. The dowdy colors of the room made it feel gloomy and depressing. (Odanın pasaklı renkleri, bunaltıcı ve depresif hissettirdi.)
  16. The dowdy music in the background was not conducive to a romantic atmosphere. (Arka plandaki kaba müzik romantik bir atmosfere uygun değildi.)
  17. She felt dowdy in comparison to her glamorous friend. (Arkadaşıyla karşılaştırıldığında kendisi pasaklı hissetti.)
  18. The dowdy manner in which he spoke was off-putting. (Konuşma tarzındaki kabalık insanları rahatsız ediyordu.)
  19. The dowdy font on the website was difficult to read. (Web sitesindeki kaba yazı tipi okumakta zordu.)
  20. Her dowdy cooking skills left something to

be desired. (Onun pasaklı yemek pişirme becerileri arzu edilen düzeyde değildi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.