Distrustfulness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Distrustfulness Nedir?
Distrustfulness, güvensizlik, şüpheci olma hali anlamına gelir. Birine ya da bir şeye karşı güvensizlik duyma, şüpheli yaklaşma durumudur.
Örnek Cümleler:
- I have a feeling of distrustfulness towards him. (Ona karşı güvensizlik hissediyorum.)
- Her distrustfulness ruined their friendship. (Onun şüpheci tavrı arkadaşlıklarını mahvetti.)
- His distrustfulness caused problems in his marriage. (Onun güvensizliği evliliğinde sorunlara yol açtı.)
- Distrustfulness is a common feeling in today’s society. (Güvensizlik hissi bugünün toplumunda yaygın bir duygudur.)
- His distrustfulness was the reason why he didn’t get the job. (Onun güvensizliği işi alamama sebebiydi.)
- She had a lot of distrustfulness towards the new employee. (Yeni çalışana karşı çok güvensizdi.)
- His distrustfulness towards his colleagues caused tension in the workplace. (Meslektaşlarına karşı güvensizliği iş yerinde gerilim yarattı.)
- Her distrustfulness made it hard for her to make new friends. (Güvensizliği yeni arkadaşlar edinmesini zorlaştırdı.)
- The distrustfulness of the villagers towards the outsiders was understandable. (Köylülerin yabancılara karşı güvensizliği anlaşılır bir durumdu.)
- His distrustfulness towards authority figures made it hard for him to follow rules. (Otorite figürlerine karşı güvensizliği kurallara uymasını zorlaştırdı.)
- Her distrustfulness towards men was a result of her past experiences. (Erkeklere karşı güvensizliği geçmiş deneyimlerinden kaynaklanıyordu.)
- The team’s distrustfulness towards their coach affected their performance. (Takımın antrenörlerine karşı güvensizliği performanslarını etkiledi.)
- The distrustfulness between the two countries caused tension. (İki ülke arasındaki güvensizlik gerilim yarattı.)
- His distrustfulness towards technology made him resistant to new advancements. (Teknolojiye karşı güvensizliği yeniliklere karşı dirençli olmasına sebep oldu.)
- Her distrustfulness towards doctors made it hard for her to seek medical help. (Doktorlara karşı güvensizliği tıbbi yardım aramasını zorlaştırdı.)
- The distrustfulness of the students towards the administration led to protests. (Öğrencilerin yönetim kuruluşuna karşı güvensizliği protestolara yol açtı.)
- His distrustfulness towards his own abilities hindered his success. (Kendi yeteneklerine karşı güvensizliği başarısını engelledi.)
- Her distrustfulness towards love made it hard for her to form meaningful relationships. (Aşka karşı güvensizliği anlamlı ilişkiler kurmasını zor
- The distrustfulness towards the media is a growing trend in today’s society. (Medyaya karşı güvensizlik, bugünün toplumunda artan bir trenddir.)
- His distrustfulness towards the government made him a political activist. (Hükümete karşı güvensizliği onu siyasi bir aktivist yaptı.)
Hemen Yorum Yaz