Distractedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Distractedly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Distractedly kelimesinin anlamı:

Distractedly, bir kişinin dikkatini toplayamadığı, ilgisiz ya da dalgın bir şekilde bir şeyi yapması anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. She answered distractedly when I asked her if she needed help. (Ona yardıma ihtiyacı olup olmadığını sorduğumda dalgın bir şekilde cevap verdi.)
  2. He drove distractedly and nearly caused an accident. (Dalgın bir şekilde araba kullanıyordu ve neredeyse bir kazaya sebep oluyordu.)
  3. She was staring distractedly out the window. (Pencereden dalgın bir şekilde bakıyordu.)
  4. He spoke distractedly, as if his mind was elsewhere. (Zihninin başka yerlerde olduğu gibi, dalgın bir şekilde konuştu.)
  5. The student was doodling distractedly in his notebook. (Öğrenci defterinde dalgınca karalamalar yapıyordu.)
  6. She checked her phone distractedly while waiting for the train. (Trende beklerken telefonuna dalgınca bakıyordu.)
  7. The employee was working distractedly, making careless mistakes. (Çalışan, dikkatsizce hatalar yaparak dalgın bir şekilde çalışıyordu.)
  8. The child was playing distractedly, not fully engaged in the game. (Çocuk oyunda tamamen ilgili değil, dalgınca oynuyordu.)
  9. The teacher noticed that the student was listening distractedly. (Öğretmen, öğrencinin dikkatsizce dinlediğini fark etti.)
  10. She ate her lunch distractedly, barely noticing what she was eating. (Öğle yemeğini dalgın bir şekilde yedi, neredeyse ne yediğini fark etmedi.)
  11. He read the book distractedly, not fully comprehending the words. (Kitabı dalgın bir şekilde okudu, sözcükleri tam olarak anlamadı.)
  12. The actress performed distractedly, forgetting her lines. (Oyuncu, satırlarını unutarak dalgın bir şekilde performans sergiledi.)
  13. The speaker spoke distractedly, not connecting with the audience. (Konuşmacı, izleyiciyle bağlantı kurmadan dalgın bir şekilde konuştu.)
  14. The worker was hammering distractedly, causing a loud noise. (İşçi, dalgın bir şekilde çekiçleme yaparak yüksek bir gürültüye neden oluyordu.)
  15. The artist painted distractedly, not paying attention to the details. (Sanatçı, detaylara dikkat etmeyerek dalgın bir şekilde resim yapıyordu.)
  16. She walked distractedly, bumping into other people on the sidewalk. (Kaldırımda dalgın bir şekilde yürüyordu ve diğer insanlara çarpıyordu.)
  17. The writer typed distractedly, making numerous spelling errors. (Yazar, dalgın bir şekilde yazarak birçok yazım hatası yaptı.)
  18. The musician played distractedly, not staying

focused on the rhythm. (Müzisyen, ritme odaklanamayarak dalgın bir şekilde çaldı.)
19. The driver honked distractedly at the intersection. (Sürücü, kavşakta dalgın bir şekilde korna çaldı.)

  1. The student stared at the blank page distractedly, struggling to come up with ideas. (Öğrenci, fikirler bulmakta zorlanarak boş sayfaya dalgın bir şekilde baktı.)

Türkçe karşılıklar:

  1. Dalgın bir şekilde
  2. Dalgın bir şekilde
  3. Dalgın bir şekilde
  4. Dalgın bir şekilde
  5. Dalgınca
  6. Dalgın bir şekilde
  7. Dalgın bir şekilde
  8. Dalgınca
  9. Dikkatsizce/dalgınca
  10. Dalgın bir şekilde
  11. Dalgın bir şekilde
  12. Dalgın bir şekilde
  13. Dalgın bir şekilde
  14. Dalgın bir şekilde
  15. Dalgın bir şekilde
  16. Dalgın bir şekilde
  17. Dalgın bir şekilde
  18. Dalgın bir şekilde
  19. Dalgın bir şekilde
  20. Dalgın bir şekilde

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.