Disruptive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disruptive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disruptive Nedir?

Disruptive, Türkçe karşılığı olarak “bozucu, yıkıcı” anlamına gelir. İş dünyası ve teknoloji alanlarında kullanılan bir terimdir. Disruptive teknoloji veya girişimler, mevcut yapıları bozarak yenilikçi fikirleriyle sektöre yön verirler.

Örnek Cümleler:

1. Disruptive innovation is changing the face of the tech industry. (Yıkıcı yenilik, teknoloji sektörünün yüzünü değiştiriyor.)
2. The introduction of electric cars was a disruptive change in the automobile industry. (Elektrikli araçların piyasaya girmesi, otomobil sektöründe yıkıcı bir değişiklikti.)
3. The rise of e-commerce has been disruptive to traditional brick-and-mortar retailers. (E-ticaretin yükselişi, geleneksel mağazacılık işletmeleri için yıkıcı oldu.)
4. The company’s disruptive business model is challenging the established players in the industry. (Şirketin yıkıcı iş modeli, sektördeki köklü oyunculara meydan okuyor.)
5. The disruptive effects of climate change are already being felt around the world. (İklim değişikliğinin yıkıcı etkileri dünya genelinde hissediliyor.)
6. Uber’s entry into the taxi market was a disruptive move that changed the industry forever. (Uber’in taksi piyasasına girişi, sektörü kalıcı şekilde değiştiren yıkıcı bir hareketti.)
7. The development of self-driving cars could have a disruptive impact on the transportation industry. (Otomatik sürüş teknolojisinin gelişimi, ulaşım sektörü üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olabilir.)
8. The rise of online streaming has been disruptive to the traditional television industry. (Online yayınların yükselişi, geleneksel televizyon endüstrisi için yıkıcı oldu.)
9. The introduction of smartphones was a disruptive change in the world of communication. (Akıllı telefonların piyasaya sürülmesi, iletişim dünyasında yıkıcı bir değişiklikti.)
10. The disruptive effects of the pandemic have forced many businesses to pivot and adapt. (Pandeminin yıkıcı etkileri, birçok işletmenin yönünü değiştirip adapte olmasına neden oldu.)
11. The emergence of Airbnb was a disruptive force in the hospitality industry. (Airbnb’nin ortaya çıkışı, konaklama endüstrisi için yıkıcı bir etki yarattı.)
12. The rise of online education has been disruptive to traditional classroom learning. (Online eğitimin yükselişi, geleneksel sınıf öğrenimine yıkıcı bir etki yarattı.)
13. The development of blockchain technology could have disruptive implications for the finance industry. (Blochchain teknolojisinin gelişimi, finans sektörü için yıkıcı sonuçları olabilir.)
14. The introduction of digital photography was a disruptive change in the world of photography. (Dijital fotoğrafçılığın piyasaya sürülmesi, fotoğrafçılık dünyasında yıkıcı bir değişiklikti.)
15. The rise of social media has had disruptive effects on traditional marketing strategies. (Sosyal medyanın yükselişi, geleneksel pazarlama stratejilerine yıkıcı etkiler yarattı.)
16. The introduction of ride-sharing services like Lyft and Uber was a disruptive change in the transportation industry. (Lyft ve Uber gibi yol paylaşım hizmetlerinin piyasaya sürülmesi, ulaşım sektöründe yıkıcı bir değişiklikti.)
17. The disruptive nature of startup culture encourages innovation and risk-taking. (Girişim kültürünün yıkıcı doğası, yenilikçiliği ve risk almayı teşvik eder.)
18. The introduction of 3D printing technology was a disruptive change in the manufacturing industry. (3D baskı teknolojisinin piyasaya sürülmesi, imalat sektöründe yıkıcı bir değişiklikti.)
19. The rise of online marketplaces like Amazon and eBay has been disruptive to traditional retail businesses. (Amazon ve eBay gibi online pazaryerlerinin yükselişi, geleneksel perakende işletmeleri için yıkıcı oldu.)
20. The disruptive effects of artificial intelligence are changing the way many industries operate. (Yapay zekanın yıkıcı etkileri, birçok sektörün çalışma şeklini değiştiriyor.)