Dispel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dispel İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dispel

Dispel, bir inancı, bir düşünceyi ya da bir yanılgıyı ortadan kaldırmak, yok etmek anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. I need to dispel the rumors about my company’s bankruptcy. (Şirketimizin iflasıyla ilgili söylentileri yok etmem gerekiyor.)
2. It’s time to dispel the myth that all politicians are corrupt. (Tüm politikacıların yozlaşmış olduğu yanılgısını ortadan kaldırmanın zamanı geldi.)
3. The scientist’s research dispelled the notion that climate change is a hoax. (Bilim adamının araştırması, iklim değişikliğinin bir aldatmaca olduğu fikrini çürüttü.)
4. Her confident tone dispelled any doubts I had about her ability to handle the project. (Onun kendine güvenen tavrı, projeyi yönetme konusunda herhangi bir şüphem olmadığını gösterdi.)
5. The bright sun quickly dispelled the morning fog. (Parlayan güneş sabah sisini hızla yok etti.)
6. The manager tried to dispel the tension in the room by making a joke. (Yönetici, şakalar yaparak odadaki gerilimi gidermeye çalıştı.)
7. I hope this information will dispel any confusion about the new policy. (Yeni politika hakkında herhangi bir karışıklığı ortadan kaldırmak umuduyla bu bilgiyi paylaşıyorum.)
8. The doctor’s explanation helped to dispel my fears about the surgery. (Doktorun açıklaması, ameliyatla ilgili korkularımı gidermeme yardımcı oldu.)
9. The detective’s investigation finally dispelled the mystery surrounding the missing person. (Dedektifin araştırması, kayıp kişiyle ilgili gizemi sonunda ortadan kaldırdı.)
10. The professor’s lecture dispelled my ignorance about the subject. (Profesörün dersi, konuyla ilgili cahilliğimi ortadan kaldırdı.)
11. The comedian’s jokes dispelled the audience’s boredom. (Komedyenin şakaları, seyircilerin sıkıntısını giderdi.)
12. The witness’s testimony dispelled any doubts about the defendant’s guilt. (Tanığın ifadesi, sanığın suçluluğuyla ilgili herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırdı.)
13. The CEO’s speech dispelled any fears about the company’s future. (CEO’nun konuşması,

şirketin geleceğiyle ilgili herhangi bir korkuyu giderdi.)
14. The expert’s report dispelled any doubts about the safety of the new product. (Uzmanın raporu, yeni ürünün güvenliğiyle ilgili herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırdı.)

15. The teacher’s explanation dispelled the confusion among the students. (Öğretmenin açıklaması, öğrenciler arasındaki karışıklığı giderdi.)
16. The new evidence dispelled the old theory. (Yeni kanıtlar eski teoriyi çürüttü.)
17. The company’s success dispelled any doubts about the effectiveness of its marketing strategy. (Şirketin başarısı, pazarlama stratejisinin etkinliğiyle ilgili herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırdı.)
18. The therapist’s advice helped to dispel my anxiety. (Terapistin tavsiyesi, kaygılarımı gidermeme yardımcı oldu.)
19. The team’s hard work dispelled any doubts about their ability to win the championship. (Takımın sıkı çalışması, şampiyonluğu kazanma konusundaki yetenekleriyle ilgili herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırdı.)
20. The mayor’s speech dispelled any concerns about the city’s budget. (Belediye başkanının konuşması, şehrin bütçesiyle ilgili herhangi bir endişeyi ortadan kaldırdı.)

(Türkçe karşılıklar yazılıdır.)