Dispassion-Dispassionateness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dispassion-Dispassionateness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dispassion – Dispassionateness Nedir?

Dispassion, a strong feeling of not being influenced by personal emotions, prejudices or attachments. In other words, it means being objective and detached. Dispassionateness is the noun form of the word dispassion and refers to the quality of being dispassionate.

Örnek Cümleler:

  1. She approached the issue with dispassion and was able to make a fair decision. (O, meseleye tarafsız bir şekilde yaklaştı ve adil bir karar verebildi.)
  2. His dispassionateness is often misunderstood as indifference. (Onun tarafsızlığı sıklıkla ilgisizlik olarak yanlış anlaşılır.)
  3. It is important to maintain dispassion when making important decisions. (Önemli kararlar verirken tarafsızlığı korumak önemlidir.)
  4. The judge showed dispassion throughout the trial. (Hakim davranışlarında duruşma boyunca tarafsızlık sergiledi.)
  5. He handled the criticism with dispassion and didn’t let it affect him. (Eleştiriyi tarafsız bir şekilde ele aldı ve kendisini etkilemesine izin vermedi.)
  6. The dispassionateness of the report was impressive. (Raporun tarafsızlığı etkileyiciydi.)
  7. It takes a lot of practice to achieve dispassion when dealing with emotional situations. (Duygusal durumlarda tarafsızlığı sağlamak için çok pratik gereklidir.)
  8. Dispassion is an important trait for a mediator. (Tarafsızlık bir arabulucu için önemli bir özelliktir.)
  9. Her dispassionateness was mistaken for coldness by some people. (Bazı insanlar onun tarafsızlığını soğukluk olarak yanlış anladı.)
  10. Dispassion is essential for making logical decisions. (Mantıklı kararlar almak için tarafsızlık önemlidir.)
  11. He was able to provide constructive feedback with dispassion. (O, tarafsızlıkla yapıcı geri bildirim sağlayabildi.)
  12. Dispassion is a key characteristic of a good leader. (Tarafsızlık iyi bir liderin önemli bir özelliğidir.)
  13. She managed to remain dispassionate despite the personal attack. (Kişisel bir saldırıya rağmen tarafsız kalmayı başardı.)
  14. Dispassion can help us see things more clearly. (Tarafsızlık bize şeyleri daha net görmemize yardımcı olabilir.)
  15. He approached the situation with dispassion and was able to find a solution. (Duruma tarafsız bir şekilde yaklaştı ve bir çözüm bulmayı başardı.)
  16. Dispassion is not the same as apathy. (Tarafsızlık, umursamazlıkla aynı şey değildir.)
  17. She struggled to maintain dispassion during the heated debate. (Ateşli tartışma sırasında tarafsızlığı korumakta zorlandı.)
  18. Dispassion can help us avoid making impulsive decisions. (Tarafsızlık bize düşüncesiz karar

ler almamıza engel olabilir.)
19. His dispassion was admirable in the face of personal tragedy. (Kişisel bir trajediyle karşı karşıya kaldığında onun tarafsızlığı takdir edilecek kadar iyiydi.)

  1. Dispassion is a valuable skill to have in any profession. (Tarafsızlık, herhangi bir meslekte sahip olunması gereken değerli bir beceridir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.