Dismember İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dismember İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Dismember

Dismember, Türkçe karşılığıyla parçalamak anlamına gelir. Aşağıda, “dismember” kelimesinin İngilizce cümlelerde nasıl kullanılabileceğine ve Türkçe karşılıklarına yer verilmiştir:

  1. The murderer dismembered the victim’s body. (Katil, kurbanın vücudunu parçaladı.)
  2. They had to dismember the old car to salvage parts for the new one. (Yeni araba için parça kurtarmak için eski arabayı parçalamaları gerekiyordu.)
  3. The chef had to dismember the chicken before cooking it. (Şef, tavuğu pişirmeden önce parçalamak zorundaydı.)
  4. The bomb squad had to dismember the suspicious package to ensure it was safe. (Bombacı ekipler, güvenli olup olmadığını kontrol etmek için şüpheli paketi parçalamak zorunda kaldı.)
  5. The butcher dismembered the cow into different cuts of meat. (Kasap, inekten farklı et kesimleri yapmak için parçaladı.)
  6. The toy was so badly damaged that we had to dismember it and throw it away. (Oyuncak o kadar kötü hasar gördü ki, parçalara ayırmak ve atmak zorunda kaldık.)
  7. The statue was dismembered during transport and had to be put back together. (Heykel taşıma sırasında parçalandı ve tekrar bir araya getirilmek zorunda kaldı.)
  8. The company decided to dismember the department and restructure it. (Şirket, bölümü parçalamaya ve yeniden yapılandırmaya karar verdi.)
  9. The pirate threatened to dismember the captive if they didn’t give him the treasure. (Korsan, hazineyi vermezlerse tutsağı parçalayacağı tehdidinde bulundu.)
  10. The demolition team had to dismember the building in a controlled manner. (Yıkım ekibi, binayı kontrollü bir şekilde parçalamak zorunda kaldı.)
  11. The evidence was dismembered by the suspect in an attempt to destroy it. (Kanıt, yok etmeye çalışmak için şüpheli tarafından parçalandı.)
  12. The shark dismembered the seal with its powerful jaws. (Köpekbalığı, güçlü çenesiyle foku parçaladı.)
  13. The artist decided to dismember the painting and use the pieces for a collage. (Sanatçı, resmi parçalamaya ve parçaları bir kollaja kullanmaya karar verdi.)
  14. The tornado dismembered several houses in its path. (Tornado, yolunda birkaç evi parçaladı.)
  15. The body was so badly burned that they had to dismember it to identify the victim. (Ceset o kadar kötü yanmıştı ki, kurbanı teşhis etmek için parçalamak zorunda kaldılar.)
  16. The archaeologists dismembered the ancient pottery to study its construction. (Arkeologlar,

eski seramiği incelemek için parçalara ayırdılar.)
17. The plane crashed and dismembered upon impact with the ground. (Uçak, yere çarptığında parçalandı.)

  1. The hacker dismembered the company’s database by deleting crucial files. (Hacker, önemli dosyaları silerek şirketin veritabanını parçaladı.)
  2. The animal shelter had to dismember the feral cat population to prevent overpopulation. (Hayvan barınağı, aşırı popülasyonu önlemek için sokak kedilerini parçalamak zorunda kaldı.)
  3. The soldier dismembered the enemy’s weapon to prevent them from using it. (Asker, düşmanın silahını kullanmasını engellemek için silahı parçaladı.)

As seen from these examples, “dismember” can be used to describe a variety of situations where something is being broken apart or separated into pieces, whether it be an object, a body, or even an idea or group.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.