Disinterested İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disinterested İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Disinterested kelimesinin Türkçe anlamı:

Disinterested kelimesi, ilgisiz ya da tarafsız anlamına gelir. Bir kişinin bir konu ya da durumla ilgisiz olduğunu ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. She remained disinterested in the conversation about politics. (O, siyasetle ilgili konuşmaya ilgisiz kaldı.)
2. I am disinterested in sports. (Sporlarla ilgilenmiyorum.)
3. As a judge, she remained disinterested during the trial. (Bir hakim olarak, o duruşma boyunca tarafsız kaldı.)
4. The reporter tried to remain disinterested in the story. (Muhabir hikayede tarafsız kalmaya çalıştı.)
5. The teacher was disinterested in the student’s excuses for not completing the assignment. (Öğretmen, öğrencinin ödevi tamamlamama bahanelerine ilgisiz kaldı.)
6. I’m disinterested in the latest fashion trends. (En son moda trendleriyle ilgilenmiyorum.)
7. He remained disinterested in the outcome of the competition. (O, yarışmanın sonucuna ilgisiz kaldı.)
8. She was disinterested in the company’s politics. (O, şirketin siyasetine ilgisizdi.)
9. The mediator was disinterested in the outcome of the negotiation. (Aracı, müzakerenin sonucuna tarafsız kaldı.)
10. He is disinterested in the debate about climate change. (O, iklim değişikliği hakkındaki tartışmaya ilgisiz.)
11. The judge must remain disinterested in the case to deliver a fair verdict. (Hakim, adil bir karar vermek için davadan tarafsız kalmalıdır.)
12. The consultant remained disinterested in the company’s internal politics. (Danışman, şirketin iç siyasetine ilgisiz kaldı.)
13. As a journalist, she remained disinterested in the politician’s personal life. (Bir gazeteci olarak, o siyasetçinin kişisel hayatına ilgisiz kaldı.)
14. The teacher was disinterested in the students’ arguments. (Öğretmen, öğrencilerin argümanlarına ilgisiz kaldı.)
15. The judge must remain disinterested during the trial to ensure a fair outcome. (Hakim, adil bir sonuç sağlamak için duruşma sırasında tarafsız kalmalıdır.)
16. I’m disinterested in gossip. ( Dedikoduyla ilgilenmiyorum.)
17. As a mediator, he remained disinterested in the dispute between the two parties. (Bir aracı olarak, o iki taraf arasındaki anlaşmazlıktan tarafsız kaldı.)
18. She was disinterested in the latest technology trends. (O, en son teknolo

ji trendlerine ilgisizdi.)
19. The journalist remained disinterested in the controversy surrounding the celebrity. (Gazeteci, ünlü etrafındaki tartışmada tarafsız kaldı.)

20. The board member was disinterested in the company’s financial gains. (Yönetim kurulu üyesi, şirketin maddi kazançlarına ilgisiz kaldı.)